***DAHA FAZLA SERBEST BÖLGE HABERİ İÇİN / FOR MORE FREE ZONE NEWS ***
Serbest Bölge rıhtımı yat imalatçısının oldu
Serbest Bölge rıhtımı yat imalatçısının oldu
Antalya Serbest Bölgesi'ne ait olan ve yıllardır balıkçılar tarafından kullanılan rıhtım Balıkçı Barınağı'nın tamamlanması ile boşaltıldı. Rıhtım artık yat imalatçılarının hizmetinde olacak

Antalya Serbest Bölgesi'ne tahsis edilmiş olmasına rağmen yer yokluğu nedeniyle yıllardır balıkçılar tarafından kullanılan rıhtım boşaltıldı. Balıkçıların Sıçan Adası karşısında yapımı tamamlanan Balıkçı Barınağı'na taşınma işlemi tamamlandı. Böylece Antalya Limanı'nda bir dönem sona erdi. Boşalan 8 bin metrekarelik alan ve rıhtım Serbest Bölge'nin kullanımına geçti.
DAHA FAZLA ÜRETİM
Ürettiği ultra lüks yatlarla dünyanın sayılı yat üretim merkezleri arasına giren Antalya Serbest Bölgesi'nin sahip olduğu alanın genişlemesi, daha fazla yat üretimi, daha fazla yat bakımı ve daha fazla istihdam anlamına geliyor. Antalya Serbest Bölgesi İşletici A.Ş. (ASBAŞ) Genel Müdürü Zeki Gürses, boşalan alanda süper lüks yatların tamir ve bakımlarının yapılacağını bildirdi. Gürses, kurulacak tesislerde 4 bin kişinin istihdam edileceğini sözlerine ekledi.
KATMA DEĞER ARTACAK
Kurulacak tesislerin katma değer yaratacağını ve yat bakım işinde 4 bine yakın kişinin çalışacağını belirten Gürses, "Binlerce kişi istihdam edilecek. Geri dönüşü kısa sürede sağlanacak. Ayrıca Antalya Serbest Bölgesi'nde 14 yılda 270 yat üretildi. Bu yatlardan 570 milyon dolar satış rakamı elde edildi. Bugün ise 50-60 metre uzunluğunda yat üretimi yapılıyor. Dünyanın ilk ve özel eco yatı burada üretiliyor. Önümüzdeki günlerde denize indirilecek" açıklamasını yaptı.
DAHA BÜYÜK YATLAR
Gürses, balıkçıların taşınma işleminin ardından Serbest Bölge içinde daha büyük yatların yapımı, suya indirilmesi ve lüks yatların tamiri için yer açıldığı söyledi. Böylece Antalya'da yat bakım ve onarım tesislerinin eksikliğinin giderileceğini de belirten Gürses, "Bu alanı en verimli şekilde kullanacağız" diye konuştu.
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/ 17/05/2015
Mardin Serbest Bölge, iş yokluğundan kapanıyor

Mardin’de Türkiye'nin 8.ci Serbest Bölgesi olarak yaklaşık 500 dönüm alan üzerinde 1997 yılında büyük umutlarla kurulan Mardin Serbest Bölgesi kapanıyor. Suriye’de yaşanan savaştan dolayı Nusaybin sınır kapısının kapanması ve Habur sınır kapısının da işlevinin azalması nedeniyle bölgedeki iş adamları ihracat yapmakta zorlanıyor. Suriye'de savaş öncesi bu ülkeye yılda 1 milyar TL ihracat yapan Mardinli iş adamları, sınır kapısının kapanması nedeniyle 5 yıldır Suriye'ye ihracat yapamıyor.
Mardin’de Türkiye'nin 8.ci Serbest Bölgesi olarak yaklaşık 500 dönüm alan üzerinde 1997 yılında büyük umutlarla kurulan Mardin Serbest Bölgesi kapanıyor. Suriye’de yaşanan savaştan dolayı Nusaybin sınır kapısının kapanması ve Habur sınır kapısının da işlevinin azalması nedeniyle bölgedeki iş adamları ihracat yapmakta zorlanıyor. Suriye'de savaş öncesi bu ülkeye yılda 1 milyar TL ihracat yapan Mardinli iş adamları, sınır kapısının kapanması nedeniyle 5 yıldır Suriye'ye ihracat yapamıyor.
Mardin Serbest Bölge (MASBAŞ) Başkanı Şeyhmus Duyan, İl Özel İdaresi ortaklığı ile kurdukları serbest bölgenin işlev ve özelliğini kaybettiği için kapatılmasını istediklerini belirtti. Serbest bölgenin artık Mardin sanayicisi ve işadamlarına bir yararının olmadığını, atıl durumda kaldığını belirten Şeyhmus Duyan, İl Özel İdare'ye hibe ettikleri ortaklık payını 2 milyon 700 bin liraya geri satın aldıklarını ve Serbest Bölgenin kapanması için başvuruda bulunduklarını söyledi.
İş adamları olarak bölgede büyük sıkıntılar çektiklerini ifade eden Duyan, şöyle konuştu: ″Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nün Türkiye genelinde kurdurduğu ve bir dönem vergi muafiyeti, ihracatta sağladığı kolaylıklar ve diğer avantajların yapılan düzenlemelerle ortadan kaldırılması ile Serbest Bölgeler cazibelerini kaybettik. Mardin’de 8. Serbest Bölgeyi zor şartlar altında kurduk. O zaman ihracatta vergi muafiyetinde ve gümrük işlemlerinde avantajları vardı. Büyük beklentilerimiz vardı. Genel Müdürlük art arda kurdurduğu Serbest Bölgelerin avantajını son düzenlemelerle tamamen ortadan kaldırdı. Günümüzde Serbest Bölge yük haline geldi. Atıl durumda ve sadece arazi işgal eder haldedir. Bunun için ortağı olduğumuz İl Özel İdare'den hibe ettiğimiz bölümü geri aldık ve bölgenin tamamen kapanması için ilgili yerlere müracaatımızı yaptık. Bakanlar Kurulu'nun kararını bekliyoruz.
Kaynak: http://www.haber888.com/14/05/2015
Government plans free trade zone in Gwadar
KARACHI: The government is planning to set up a free trade zone at the Gwadar port of Balochistan, a top official said.
“We are in the process of starting the free zone and encouraging investors and producers of the fast moving consumer goods and consumer packaged goods to invest in the zone,” said Dostain Jamaldini, chairman of Gwadar Port Authority (GPA).
Talking to The News at the ceremony marking the containerised shipment from the Gwadar port, Jamaldini said despite lack of infrastructure, utility deficiencies, and security matters, the Chinese shipping company (COSCO) is carrying the containerised cargo to export to international market through Gwadar port, which was previously exported from Karachi. The seven 30 tons reefer containers were carrying the processed fish of local producers. The next shipment is expected to sail on 18th or 20th of May. This was the third official inauguration of the port with the expectation that the port would finally be operational and generate business.
The Gwadar port is yet to become fully operational. In the past, Port of Singapore Authority (PSA) was managing the port’s affairs. Nearly two years back, the port was handed over to China Overseas Port Holding Co (COPHCL).
Over the years, the government has been trying to bail out the port through temporary measures, like diverting the government’s seasonal dry bulk cargo containing urea and DAP to Gwadar port.
“We are glad that now catch of local poor fishermen is directly exported through Gwadar port,” the GPA chief said.
He said once the port connectivity is established through completion of Khuzdar-Ratodero portion of M-8 in the coming four months and of N-85 to be completed by mid-2016, its productivity will increase. And, vessels discharged at Gwadar port will not disembark empty with the help of logistics supply chain and the products produced in the upcountry will be exported.
Jamaldini said sufficient inputs are available locally as Balochistan is rich in livestock, and fruits. Gwadar has the potential to become a place for production of Halal meat, processing and packaging of dates, foods and juices.
Gwadar port has always been mentioned as a future hub of transit and transshipment. Under the China-Pakistan Economic Corridor, the port has been acknowledged as the gateway.
Captain Dai Xiaolong, chief executive officer of Gwadar International Terminal Ltd said the company focuses to become the preferred choice of logistics and maritime customers driven by innovation, customisation and dedicated safe operations across the globe, contributing towards prosperous and sustainable future for the Gwadar port and its surroundings.
Federal Minister Ports and Shipping Kamran Micheal said, “We foresee more trade through Gwadar port in near future.”
“In order to prepare ourselves for these upcoming opportunities, COPHCL and GPA will soon finalise business plan of the port for its up-gradation and expansion,” the minister said. “In my
view, an exclusive container terminal would be our immediate requirement at Gwadar port.”
Kaynak: http://www.thenews.com.pk/ 14/05/2015
Dubai pioneer in implementing free zone model

Free zones contribute to the opening of new investment prospects to diversify the sources of domestic income, increase job opportunities for future generations, and therefore contribute effectively to development of the economies.
Dubai — Shaikh Ahmed bin Saeed Al Maktoum, president of the Dubai Civil Aviation Authority (DCAA), chairman of Dubai Airports and chairman and chief executive of Emirates airline and Group, on Monday visited the first conference and exhibition of the World Free Zones Organisation (World FZO), the multi-lateral not-for-profit, global association for free zones.
Shaikh Ahmed bin Saeed Al Maktoum at the first conference and exhibition of the World Free Zones Organisation on Monday.
At the opening of the conference, Shaikh Ahmed was briefed on the event in the presence of a distinguished gathering of policymakers, academics, economists and entrepreneurs. The 2015 edition of the conference focuses on the theme, ‘Towards a New Global Trade Order’ and is held under the patronage of His Highness Shaikh Mohammed bin Rashid Al Maktoum, Vice-President and Prime Minister of the UAE and Ruler of Dubai.
Shaikh Ahmed was accompanied during the visit by Dr Mohammed Alzarooni, World FZO Chairman and Director General at Dafza, board members of the World Free Zones Organisation and delegations participating in the event. In his meeting with the board members, Shaikh Ahmed praised their strategic role in the development of national and international economies and the role of free zones in enhancing international trade.
Shaikh Ahmed stated that the first annual conference represents a significant step in the development of the World Free Zones Organisation in relation to the export of free zones expertise and enhancing their trade and investment impact in the global economy. In addition, he said with continued government support, Dubai has succeeded in establishing itself as an impressive international economic force and an influential pioneer in the implementation of the free zone model and a major destination for foreign investment and international trade.
“The event demonstrates the commitment and vision of the World Free Zones Organization, aimed at strengthening the role of free zones in advancing the growth of the global economy. Free zones contribute to the opening of new investment prospects to diversify the sources of domestic income, increase job opportunities for future generations, and therefore contribute effectively to development of the economies,” he said.
World FZO Chairman Dr Mohammed Alzarooni, said: “Free Zone Outlook International gathers some of the world’s leading economic and trade experts to discuss the most pressing issues facing free zones and global free trade flow today. High profile trade and free zone experts will share knowledge and expertise as to how the free zone model is being used around the world to achieve specific national, regional and international economic and business objectives.” He added: “As the global association for free zones, we have a strategic role to play in facilitating the exchange of best practice and present platforms such as the Annual Conference to explore how we can augment and further develop the role of free zones. This is to enhance international trade, and ensure countries are optimized for international investment, without changing the rules for entire nations.” The first annual international conference and exhibition takes place between May 11-13, 2015, provides a platform that enables international delegates to discuss best practices and the latest emerging trends to achieving sustainable growth in the macroeconomic environment.
The free zone formula
The Middle East is resplendent with economic free zones, but as competition increases, are these zones in danger of cannibalising customers from one another? Construction Week finds out.
Free zones are synonymous with the Middle East’s business success story, particularly that of the UAE. In a relatively short space of time, the region has become a hub, central in its geography and mindset to becoming the crossroads of western and eastern economies.
And while many cite the tax savings that a free zone provides as the sole reason for their success, there is plenty more to these industrial and commercial juggernauts.
Currently, news coming out of the UAE’s free zone entities is almost entirely positive. Jebel Ali Free Zone Authority (JAFZA) chairman Sultan Ahmed Bin Sulayem submitted financial statements for the end of 2014 that registered a 52% increase in net profit to $191m. Revenues were up by 10% to $303m and the free zone welcomed in 650 new customers, compared to 583 in the previous year.
HH Sheikh Ahmed Bin Saeed Al Maktoum revealed that Dubai Silicon Oasis saw a 28% growth in company numbers to 1,151 and a 98% growth in building occupancy. Its revenues stood at $90.6m and 43% of this ($39m) was declared as net profit by Dubai Silicon Oasis Authority.
The good news for the construction industry is that this extra profit is being re-invested into projects as free zone owners look to expand. As always, though, when success and potential financial rewards are clear for all to see, there is a rush to the goldmine.
The UAE now boasts the most economic free zones in the world and neighbouring states are forging ahead with their own projects – notably in Oman, Qatar and Saudi Arabia. So has the increased competition rattled UAE free zone operators and should construction groups be concerned that the bubble may burst?
Not so, according to Krysta Fox, director of the Dubai Multi-Commodities Centre Free Zone, which is the master developer for the Jumeirah Lakes Towers district as well as attracting more commodities firms to the region. She sees the increase in free zones across the UAE as “a positive”.
Serbest Bölgeler Kanunu'nda değişiklik yapılıyor
Tasarıya göre, serbest bölge ilan edilen yerlerde yapılacak kamulaştırmalarda, acele kamulaştırma usulünün kullanılabilmesi açık olarak düzenlenecek, kamulaştırma bedeli ve bu esnada ortaya çıkan masraflar, serbest bölgeyi kurup işletmeye talip işletici şirketlerce karşılanacak ve böylece kamu maliyesine yük getirilmeyecek. Buna göre, Bakanlar Kurulu serbest bölge ilan edilen yerlerdeki arazi ve tesislerin acele kamulaştırılmasını kararlaştırabilecek. Arazi ve tesislerin kamulaştırılmasında; kamulaştırma bedelleri ile kamulaştırma işlemlerinin gerektirdiği diğer giderlerin, kamulaştırma talebinde bulunan işletici tarafından karşılanmasına, Bakanlar Kurulu karar verebilecek.
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ile bunlar üzerinde bulunan bina ve tesisler kiralanabilecek veya aynı süre ile kullanma izni verilebilecek.
Ücrete tabi olarak yurtdışından getirilen mallar ile imalatçı kullanıcılar tarafından üretilen malların, bölge içinde satılması ve sonrasında Türkiye'ye çıkarılması durumunda ücret alınacak.
Yeri, zamanı ve süresi Bakanlar Kurulu kararı ile tayin edilmek üzere, sınır bölgelerinde geçici serbest bölgeler kurulabilecek.
Milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde, gecikmede sakınca varsa birliklerde vali; TİM'de ise Bakanlar Kurulu, organların faaliyetten geçici olarak men edilmesine karar verebilecek.
TİM ve birlik organlarının üyeleri ile personeli, görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılacak.
Serbest bölgelerden ticaret 10 yıldır yerinde sayıyor
Dış ticaret hacmi son 10 yılda yüzde 110 büyürken, serbest bölgelerin ticaret hacmi yüzde 4’lük düşüşe işaret ediyor. Bu tablo, serbest bölgelerin ticaret hacminin, Türkiye toplamına oranının, yüzde 12.3’ten yüzde 5.6’ya gerilediğini ortaya koyuyor.
Geleceğin malzemesi olan karbon elyafı üreten 9 ülkeden birinin Türkiye olmasını sağlayan Akkök Holding, bu alanda zincirin tamamlanabilmesini sağlayacak bir ihtisas serbest bölgesi kurmak için düğmeye bastı. Akkök CEO’su Ahmet Dördüncü, uzun uğraşların ardından Dow Aksa’nın geçtiğimiz yıl yayınlanan bir genelge ile stratejik ürünlere verilen teşviklere dahil edildiğini açıkladı. Dördüncü, “Bakanımız Nihat Zeybekci fabrikamıza geldi, ürünün ne kadar stratejik bir ürün olduğunu gördü ve birkaç hafta sonra bu tür malzemeler nerede üretilirse üretilsin 5’inci bölge teşviklerinden öncelikli yatırımlar kapsamında yararlanacağına dair bir genelge yayınlandı” diyor. Halen Dow Aksa'nın üretim kapasitesi 3 bin ton seviyesinde. Dödüncü, “Bu teşvik gelmeseydi ortağımıza karşı çok zorlanacaktık. Türkiye’de enerji maliyeti 8 cent, ABD’de ise enerjiye 3 cent fiyat garantisi veriyorlar, gel burda üret diyorlar” ifadesini kullanıyor.
Bu yıl ticaret hacmi % 5 düşen Ege Serbest Bölgesi’nde umutlar 2015’e kaldı. 3 tesisin yatırımı sürüyor, bu yıl devreye girecekler.
SERBEST
BÖLGELER ÇALIŞTAYI DENİZLİ'DE BAŞLADI
Karahayıt Colossae Termal Otel'de düzenlenen Serbest Bölgeler Çalıştayı’na Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Valimiz Şükrü Kocatepe, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli Milletvekilleri Mehmet Yüksel, Bilal Uçar ve Nurcan Dalbudak, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Vali Yardımcısı Alaattin Aktaş, İl Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cengiz Yıldız, Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yrd.V. Tarık Sönmez, SBYYH Genel Müdürü Uğur Öztürk, İhracat Genel Müdür Yardımcısı Şaban Kaan Özdemir, İthalat Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Erkan Çetinkayış, TİM Başkan Yardımcısı ve DENİB Başkanı Süleyman Kocasert, TOBB Türkiye Sektör Meclisleri Müdürü Ahmet Altıntuğlu, Ekonomi Bakanlığı Temsilcileri, Serbest Bölge Müdürleri, Serbest Bölge İşletici Şirket Temsilcileri ile Serbest Bölge Kullanıcı Dernek Temsilcileri katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan Çalıştay’ın açılış konuşmasını yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Serbest Bölgelerin dünya yatırım piyasalarındaki önemine değindi ve hükümetin yatırım teşvikleri konusunda attığı adımlar hakkında bilgi vererek serbest bölge paydaşlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri bu Çalıştay için Ekonomi Bakanlığı olarak uzun zamandır hazırlık yaptıklarını ifade etti. Bakan Nihat Zeybekci; "Ekonomi Bakanlığı olarak böyle bir Çalıştay yapmayı uzun zamandan beri planlıyorduk. Her ne kadar biz Genel Müdürlük çalışanı arkadaşlarımızla Serbest Bölgeler ile ilgili birçok toplantı ve yeni bir Serbest Bölgeler Kanunu üzerinde birlikte çalışsak da bu Çalıştay ihtiyacını hissettik. Alanda çalışan arkadaşlarımızın, işletici arkadaşlarımızın talepleri, istekleri, önerileri, öngörüleri ve gelecek ile ilgili projelerinin neler olduğu konusunda merkezdeki arkadaşlarımız sizlerle istişare etmiştir, konuşmuştur ama tam anlamıyla buradaki eksikliği her daim hissettik. Geçmiş yıllarda serbest bölgeler ile ilgili çalışmalar dünyanın birçok ülkesi ile eşzamanlı olarak, aynı donanım, imtiyaz ve avantajlarla başlatılmıştı. Ama Avrupa Birliği üyelik müzakereleri heyecanıyla Serbest Bölgeler konusunda maalesef geri adım atar, biraz vazgeçer gibi olduk. Hâlbuki Portekiz, Avrupa Birliği'ne katılırken Serbest Bölgeler ile ilgili faslı 30 yıllık bir imtiyazla dokunulmaz hale getirerek girişini erteledi ve şu anda Portekiz’deki serbest bölgeler faaliyetini hala çok başarılı bir şekilde sürdürüyor ve önümüzdeki yıllarda bunu sürdürmeye devam edecek. Eminim dünyadaki serbest bölgeler ile ilgili gelişmelerden sonra Portekiz ve başka Avrupa Birliği üyesi ülkeler belki serbest bölgelerle ilgili yeni bir açılım yapacaklar. Dünya her gün başka bir boyuta, gelişmelere geçiyor. Serbest Bölgelerin mantığına baktığınızda, ayrı bir gümrükle, ayrı bir kanunla, ayrı bir yönetimle izole edilmiş veya özel hak ve imtiyazlar verilmiş bölgeler olarak karşımıza çıkıyor. Yani özel ekonomi bölgeleri yani gümrük dışı bölgeler diyelim. Bizdeki serbest bölgeler bu işi bilen uzman arkadaşlarımız tarafından birinci nesil serbest bölgeler diye tanımlarken dünyada beşinci nesil, altıncı nesil serbest bölgeler konuşulmaya başlandı" dedi.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri Etiyopya ziyaretinde bir Türk işadamı tarafından kurulan ve 8 bin 500 çalışanı olan şirketi ziyaret ettiklerini anlatan ve şirket sahibinin "Benim şirketimin kapısından içeri girildiğinde burası serbest bölgedir, burada her şey ayrı bir dünyadır" dediğini kaydeden Zeybekci, "Organize sanayi bölgesinde serbest bölge imtiyazı verirken, serbest bölgede bu imtiyazı vermedik." diye konuştu.
Yurt dışına yatırım yapacak kuruluşlara ve yatırımcılara bu konuda teşvik verdiklerini hatırlatan Zeybekci, Türkiye'nin hammadde, enerji ve ara malı ihtiyacının sürdürebilir olarak karşılanması için yatırımcıların yurt dışında yatırım yapmasını istediklerini, bu yatırımların artmasıyla diğer ülkelerden imtiyazlar alarak serbest bölgeler kurulmasını istediklerini dile getirdi. Hammadde, enerji, ticaret, hizmet, turizm ve bütün bu alanların geçiş noktasında, dünyanın orta yerinde olan Türkiye'nin kendi serbest modelini üretmek zorunda ve Türkiye'nin var olan modeller arasından en iyisine sahip olması gerektiğini belirten Bakan Zeybekci sözlerini şöyle sürdürdü; "Serbest bölgeler ile ilgili ülke olarak bir karar vermek zorundayız. Biz bu kararı aslında verdik ve serbest bölgelere devam edeceğiz. Ülkemizde serbest bölgeleri genişleteceğiz. Dünyadaki en başarılı örneklerinin de önüne geçen bir serbest bölge anlayışı içinde olacağız. Serbest bölgeler hiçbir şeyin alternatifi değildir. Serbest bölgeler bu ülkedeki bir yerin alternatifi değil, Singapur’daki bir adanın alternatifi olsun. Artık Yunan adalarında bile serbest bölgelerle ilgili çok farklı çalışmalar yapılıyor. Öyle bir serbest bölge mantığı içinde olmalıyız ki ’Türk Serbest Bölgeleri’ diye yeni bir model olsun. Dünyanın orta yerinde olan, ham madde, hizmet, turizmin geçiş noktasında bulunan Türkiye, kendi serbest bölge modelini üretmek zorundadır. Bunu üreteceğiz. Hükümet olarak kararlıyız. İlk yapmamız gereken Serbest Bölgeler Kanunu’nda, bütün ihtiyaçlarımızı karşılayan, mahrumiyetleri ortadan kaldıran, problemleri çözen bir düzenlemedir. Serbest Bölge Kanunu’nda bir yere kadar gelindi"
Hükümet olarak 2023 hedeflerine ulaşmak için büyük çaba gösterdiklerini belirten Bakan Nihat Zeybekci; "2023 hedeflerine normal modla ulaşamayız. Başbakanımızın önderliğinde ’Yeni Türkiye, Güçlü Türkiye’ ile artık yeni modeller, yeni yollar bulmamız lazım. 1,66 Dolar kilogram fiyatı ile yaptığımız ihracatla 500 milyar Dolar hedefine asla ulaşamayız. Türkiye’nin bütün madenlerini, mermerlerini satsak da ulaşamayız. Ne yapıp edip bunu 4 Dolara çıkarmamız gerekir. 160 milyar Dolarlık ihracat yapıyoruz. Bunun içinde yüksek teknolojinin payı yüzde 4. Bunu yüzde 20 seviyesine çıkarmamız gerekir. Gazi Mustafa Kemal’in muasır medeniyet yürüyüşüne ulaşmak için yüzde 20 seviyesine çıkmamız gerekir. Onun için dünyadan teknoloji transferine ihtiyacımız var. İleri teknoloji ile ilgili çok hızlı iletişimin olduğu bir alana ihtiyacımız var. Bu alan da serbest bölgelerdir. Yabancı yatırımcıya ilk olarak gel denilecek alan serbest bölgelerdir” dedi.
Ülkeler arasındaki ilişkilerin sağlıklı ekonomik temeller üzerine oturmasının şart olduğuna da dikkati çeken Bakan Zeybekci, ekonomik ilişki yoksa iki ülkenin ne müttefik ne stratejik ortak nede dost olamayacağını, siyasi işbirliklerinin ortaya konamayacağını dile getirdi. Türkiye'nin AB sürecinden asla ayrılmaması ancak Avrasya'yı da unutmaması gerektiğini belirten Zeybekci şöyle konuştu: “Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefinden şaşmadan Avrasya Gümrük Birliği'nde de yer alması gerektiğini belirten Zeybekci, "Türkiye, Avrasya Gümrük Birliği'ni göz ardı ederse çok büyük hata yapmış olur. Avrasya Gümrük Birliği Türkiye için vazgeçilmezdir, biz orada olmak zorundayız" dedi.
Bu hedefleri gerçekleştirmek için ise büyük bir avantajımızın olduğunu, bu avantajın ise ecdadımızdan bugüne gelen itibarımız olduğunu belirten Bakan Zeybekci dış yatırım anlayışındaki farklılığımızı Cibuti örneğini vererek anlattı. Bakan Nihat Zeybekci, Cibuti’de kendisinin görüşmeleri sırasında Cibuti'deki yöneticilere ülkelerinde askeri üs değil ticari üs kurmak, ekmek ve refah üretmek istediklerini aktardığını belirterek “Biz 3 bin yıllık yazılı tarih boyunca bir global oyuncu olduk. Biz dünyanın neresine gidersek gidelim, bizim sırtımızda başka ülkelerin olduğu gibi bagaj yok, sırtımızda yük yok. Ecdadının bize bıraktığı zerre kadar yüz karası bir şey yok. Ecdadın bize bıraktığı sadece ve sadece itibardır. Öyleyse ecdadın evlatlarına düşen dünyanın gereği olan işleri o coğrafyada yapmakla ilgili, ecdattan selam getirdim dediğiniz zaman bütün kapılar açılıyor. İnşallah bunu da yapıyoruz, selam götürüyoruz her yere"
Serbest Bölgeler Çalıştayı açılış konuşmasının ardından katılımcıların konuşmaları ile devam etti. Ülke ekonomisi açısından önemli bir yer tutan Serbest Bölgeleri’mizin dünyadaki en başarılı örneklerinin de ilerisine geçmesi için Ekonomi Bakanlığı tarafından atılacak adımlara rehberlik etmesi amacıyla Ekonomi Bakanlığı Temsilcileri, Serbest Bölge Müdürleri, Serbest Bölge İşletici Şirket Temsilcileri ve Serbest Bölge Kullanıcı Dernek Temsilcilerinin katıldığı ve bir gün sürecek olan Çalıştay, katılımcıların öneri ve görüşlerinin alınmasının ardından rapor haline getirilerek Ekonomi Bakanlığı’na sunulacak.
Kaynak Denizli Valiliği Web Sayfası 13/12/2014
Kırım'da
"serbest bölge" oluşturulacak
Serbest
bölge ihracatlarının Türk Eximbank kredilerinden yararlandırılması
Kaynak: Anadolu Ajansı
27/11/2014
Kaynak Dünya Gazetesi 19/11/2014
Kaynak Denizli Gazetesi 28/10/2014

İzmir'de faaliyet gösterecek fabrikanın açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de katıldı (2) Ekonomi Bakanı Zeybekci: "Dünyanın birçok bölgesinde ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı koşullarda Türkiye, yabancı yatırımlara güvenilir ortam sunmaktadır".
Kaynak: Anadolu Ajansı
06/06/2014
BAE'den
Türk yatırımcılara cazip teklif
Kaynak: Anadolu Ajansı
14/02/2013
And while many cite the tax savings that a free zone provides as the sole reason for their success, there is plenty more to these industrial and commercial juggernauts.
Currently, news coming out of the UAE’s free zone entities is almost entirely positive. Jebel Ali Free Zone Authority (JAFZA) chairman Sultan Ahmed Bin Sulayem submitted financial statements for the end of 2014 that registered a 52% increase in net profit to $191m. Revenues were up by 10% to $303m and the free zone welcomed in 650 new customers, compared to 583 in the previous year.
HH Sheikh Ahmed Bin Saeed Al Maktoum revealed that Dubai Silicon Oasis saw a 28% growth in company numbers to 1,151 and a 98% growth in building occupancy. Its revenues stood at $90.6m and 43% of this ($39m) was declared as net profit by Dubai Silicon Oasis Authority.
The good news for the construction industry is that this extra profit is being re-invested into projects as free zone owners look to expand. As always, though, when success and potential financial rewards are clear for all to see, there is a rush to the goldmine.
The UAE now boasts the most economic free zones in the world and neighbouring states are forging ahead with their own projects – notably in Oman, Qatar and Saudi Arabia. So has the increased competition rattled UAE free zone operators and should construction groups be concerned that the bubble may burst?
Not so, according to Krysta Fox, director of the Dubai Multi-Commodities Centre Free Zone, which is the master developer for the Jumeirah Lakes Towers district as well as attracting more commodities firms to the region. She sees the increase in free zones across the UAE as “a positive”.
Kaynak: http://www.constructionweekonline.com/ 09/05/2015
Serbest Bölgeler Kanunu'nda değişiklik yapılıyor
Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ile bunlar üzerinde bulunan bina ve tesisler kiralanabilecek veya aynı süre ile kullanma izni verilebilecek.
Ücrete tabi olarak yurtdışından getirilen mallar ile imalatçı kullanıcılar tarafından üretilen malların, bölge içinde satılması ve sonrasında Türkiye'ye çıkarılması durumunda ücret alınacak.
Yeri, zamanı ve süresi Bakanlar Kurulu kararı ile tayin edilmek üzere, sınır bölgelerinde geçici serbest bölgeler kurulabilecek.
Milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde, gecikmede sakınca varsa birliklerde vali; TİM'de ise Bakanlar Kurulu, organların faaliyetten geçici olarak men edilmesine karar verebilecek.
TİM ve birlik organlarının üyeleri ile personeli, görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılacak.
Kaynak Dünya Gazetesi 23/04/2015
Dış ticaret hacmi son 10 yılda yüzde 110 büyürken, serbest bölgelerin ticaret hacmi yüzde 4’lük düşüşe işaret ediyor. Bu tablo, serbest bölgelerin ticaret hacminin, Türkiye toplamına oranının, yüzde 12.3’ten yüzde 5.6’ya gerilediğini ortaya koyuyor.
TALİP AKTAŞ
Türkiye’de faaliyette bulunan 19 serbest bölgenin yarattığı ticaret hacmi 10 yıldır yerinde sayıyor. Reel olarak ise, serbest bölgelerin ticaret hacminin Türkiye toplam dış ticaret hacmine oranındaki gerileme artarak devam ediyor. 2005 yılında yüzde 12.3 düzeyinde bulunan ve 2012 yılında yüzde 6’nın da altına inen bu oranın 2014 yılında yüzde 5.6’ya gerilemesi dikkati çekiyor.
2014 yılında 157.6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen Türkiye’nin toplam ihracatı 2005 yılına göre yüzde 114.5 ve 399.8 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret hacmi yüzde 110.2 artış gösterirken, serbest bölgelerin ihracatı ve dış ticaret hacminde artış yerine düşüş yaşandı. Nitekim 2005 yılında 23 milyar 363 milyon dolar düzeyinde bulunan serbest bölgelerin toplam ticaret hacmi, 2014 yılında yüzde 4’lük düşüşle 22 milyar 432 milyon dolara geriledi.
DÜNYA’nın Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, yurtiçi de dahil olmak üzere, 2005-2014 arasındaki son 10 yıllık dönemde serbest bölgelerin toplam ihracatının Türkiye’nin ihracatına oranı yüzde 17’den 8’e, ithalatı da yüzde 9.3’ten yüzde 4’e geriledi.
Son 10 yıllık rakamlar, serbest bölgelerin ihracatının yüzde 1.1’lik artışa karşın ithalatının yüzde 10 dolayında düşüş gösterdiğini, ticaret hacmindeki değişimin de yüzde 4’lük bir düşüşe işarete ettiğini gösteriyor.
Yurtdışı ile ticarette seyir olumlu gelişti
Dört yönlü ticaretin söz konusu olduğu serbest bölgelerde en önemli değişim, yurt dışı ile ticaretin seyrinde gözlendi. 2005 yılında 4.6 milyar dolar düzeyinde bulunan serbest bölgelerden yurtdışına satışlar, kriz dönemi olan 2010-2011 yılları hariç olmak üzere sürekli artış trendi izledi ve 2014 yılında 8 milyar dolar sınırına ulaştı. Böylece son yılda serbest bölgelerin yurtdışına satışlarında yüzde 72.6 oranında artış kaydedildi.
Aynı dönemde yurtdışından alımlarda ise, dalgalı bir seyir izlemekle birlikte önemli bir değişiklik gözlenmedi. Yurtdışından serbest bölgelere ticaret 2005 yılında 7.7 milyar dolarlık düzeyinden 2009 yılında 5.2 milyar dolara geriledikten sonra tekrar 7 milyar dolar bandında seyretti ve 2014 yılını 7 milyar 59 milyon dolarla kapattı.
Yurtiçine satışlar azaldı
Son 10 yıllık dönemde serbest bölgelerin yurtiçi ile ticaret hacminde gerileme dikkat çekti. Serbest bölgelerin yurtiçine yönelik ticaretinde en önemli değişim ise, yurtiçine satışlarda gözlenen düşüş oldu. 2005 yılında 7.7 milyar olarak gerçekleşen serbest bölgelerden yurtiçine satışlar 10 yıllık dönemde gerileme trendi izledi ve 2014 yılında 4.7 milyar dolara indi. Bu düşüş, yüzde 40.6 oranındaki bir gerilemeye işaret ediyor.
Söz konusu dönemde yurtiçinden serbest bölgelere ihracatta da yüzde 13.5’lik düşüş kaydedildi. 2005 yılında 3.1 milyar dolar düzeyinde bulunan yurtiçinden serbest bölgelere ihracat, 2010 yılında 4.4 milyar dolara yükseldikten sonra izleyen yıllarda yeniden azalma trendine girdi ve 2014’te gerçekleşen ihracatın tutarı 2.7 milyar dolarda kaldı.
Ticaret hacmi 2014’te %3.5 geriledi
Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 19 serbest bölgenin toplam ticaret hacmi 2014 yılında bir önceki yıla göre yüzde 3.48’lik düşüşle 23 milyar 240 milyon dolarlık düzeyinden, 22 milyar 430 milyon dolara geriledi. Geçen yıl, yurtiçi ile ticaret de dahil olmak üzere serbest bölgelerin ihracatı 12 milyar 641 milyon dolar, ithalatı da 9 milyar 791 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamlar, 2013’e göre ihracatta yüzde 1.7, ithalatta ise yüzde 5.6’lık düşüşü ifade ediyor. Geçen yıl en yüksek oranlı değişim yüzde 9.27 oranındaki düşüşle serbest bölgelerden yurtiçine satışlarda kaydedildi. Artış kaydedilen tek ticaret yönü ise serbest bölgelerden yurtdışına satışlar oldu. 2014’de 7 milyar 758 milyon dolar düzeyinde gerçekleşen yurtdışına satışlar bir önceki yıla göre yüzde 3.33 artış kaydetti.
Serbest bölgelerde yeni arayış gündemde
1980 sonrası ihracata dayalı kalkınma modeli kapsamında Türkiye’nin gündemine giren serbest bölgelerle ilgili ilk mevzuat 1985 yılında çıkarılmış ve sayıları bir ara 21’e ulaşan serbest bölgelerin ilki 1987 Mersin ve Antalya’da kurulmuştu. İlk yıllarda dış ticarette önemli bir hacim yakalayan serbest bölgeler 2000’li yılların başından itibaren ivme kaybetti ve serbest bölgelerin faaliyetleri ile bölge modeli tartışma konusu oldu. Şimdilerde ise yeni arayışlar ve bölgelerin günün koşularına göre yeniden yapılandırılması gündemde. Hazırlanan yeni taslakla, mevcut sorunların çözümü ve serbest bölgelerin özellikle ithalat bağımlılığı yüksek ürünlerin üretimi için cazibe merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor. Taslak, hizmet sektörlerine de serbest bölgelerdeki yatırım teşviklerinden yararlanma olanağı tanınması, lojistik hizmetlere gelir ve kurumlar vergisi istisnası öngörüyor.
Kaynak Dünya Gazetesi 30/03/2015
Türkiye’de faaliyette bulunan 19 serbest bölgenin yarattığı ticaret hacmi 10 yıldır yerinde sayıyor. Reel olarak ise, serbest bölgelerin ticaret hacminin Türkiye toplam dış ticaret hacmine oranındaki gerileme artarak devam ediyor. 2005 yılında yüzde 12.3 düzeyinde bulunan ve 2012 yılında yüzde 6’nın da altına inen bu oranın 2014 yılında yüzde 5.6’ya gerilemesi dikkati çekiyor.
2014 yılında 157.6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen Türkiye’nin toplam ihracatı 2005 yılına göre yüzde 114.5 ve 399.8 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret hacmi yüzde 110.2 artış gösterirken, serbest bölgelerin ihracatı ve dış ticaret hacminde artış yerine düşüş yaşandı. Nitekim 2005 yılında 23 milyar 363 milyon dolar düzeyinde bulunan serbest bölgelerin toplam ticaret hacmi, 2014 yılında yüzde 4’lük düşüşle 22 milyar 432 milyon dolara geriledi.
DÜNYA’nın Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, yurtiçi de dahil olmak üzere, 2005-2014 arasındaki son 10 yıllık dönemde serbest bölgelerin toplam ihracatının Türkiye’nin ihracatına oranı yüzde 17’den 8’e, ithalatı da yüzde 9.3’ten yüzde 4’e geriledi.
Son 10 yıllık rakamlar, serbest bölgelerin ihracatının yüzde 1.1’lik artışa karşın ithalatının yüzde 10 dolayında düşüş gösterdiğini, ticaret hacmindeki değişimin de yüzde 4’lük bir düşüşe işarete ettiğini gösteriyor.
Yurtdışı ile ticarette seyir olumlu gelişti
Dört yönlü ticaretin söz konusu olduğu serbest bölgelerde en önemli değişim, yurt dışı ile ticaretin seyrinde gözlendi. 2005 yılında 4.6 milyar dolar düzeyinde bulunan serbest bölgelerden yurtdışına satışlar, kriz dönemi olan 2010-2011 yılları hariç olmak üzere sürekli artış trendi izledi ve 2014 yılında 8 milyar dolar sınırına ulaştı. Böylece son yılda serbest bölgelerin yurtdışına satışlarında yüzde 72.6 oranında artış kaydedildi.
Aynı dönemde yurtdışından alımlarda ise, dalgalı bir seyir izlemekle birlikte önemli bir değişiklik gözlenmedi. Yurtdışından serbest bölgelere ticaret 2005 yılında 7.7 milyar dolarlık düzeyinden 2009 yılında 5.2 milyar dolara geriledikten sonra tekrar 7 milyar dolar bandında seyretti ve 2014 yılını 7 milyar 59 milyon dolarla kapattı.
Yurtiçine satışlar azaldı
Son 10 yıllık dönemde serbest bölgelerin yurtiçi ile ticaret hacminde gerileme dikkat çekti. Serbest bölgelerin yurtiçine yönelik ticaretinde en önemli değişim ise, yurtiçine satışlarda gözlenen düşüş oldu. 2005 yılında 7.7 milyar olarak gerçekleşen serbest bölgelerden yurtiçine satışlar 10 yıllık dönemde gerileme trendi izledi ve 2014 yılında 4.7 milyar dolara indi. Bu düşüş, yüzde 40.6 oranındaki bir gerilemeye işaret ediyor.
Söz konusu dönemde yurtiçinden serbest bölgelere ihracatta da yüzde 13.5’lik düşüş kaydedildi. 2005 yılında 3.1 milyar dolar düzeyinde bulunan yurtiçinden serbest bölgelere ihracat, 2010 yılında 4.4 milyar dolara yükseldikten sonra izleyen yıllarda yeniden azalma trendine girdi ve 2014’te gerçekleşen ihracatın tutarı 2.7 milyar dolarda kaldı.
Ticaret hacmi 2014’te %3.5 geriledi
Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 19 serbest bölgenin toplam ticaret hacmi 2014 yılında bir önceki yıla göre yüzde 3.48’lik düşüşle 23 milyar 240 milyon dolarlık düzeyinden, 22 milyar 430 milyon dolara geriledi. Geçen yıl, yurtiçi ile ticaret de dahil olmak üzere serbest bölgelerin ihracatı 12 milyar 641 milyon dolar, ithalatı da 9 milyar 791 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamlar, 2013’e göre ihracatta yüzde 1.7, ithalatta ise yüzde 5.6’lık düşüşü ifade ediyor. Geçen yıl en yüksek oranlı değişim yüzde 9.27 oranındaki düşüşle serbest bölgelerden yurtiçine satışlarda kaydedildi. Artış kaydedilen tek ticaret yönü ise serbest bölgelerden yurtdışına satışlar oldu. 2014’de 7 milyar 758 milyon dolar düzeyinde gerçekleşen yurtdışına satışlar bir önceki yıla göre yüzde 3.33 artış kaydetti.
Serbest bölgelerde yeni arayış gündemde
1980 sonrası ihracata dayalı kalkınma modeli kapsamında Türkiye’nin gündemine giren serbest bölgelerle ilgili ilk mevzuat 1985 yılında çıkarılmış ve sayıları bir ara 21’e ulaşan serbest bölgelerin ilki 1987 Mersin ve Antalya’da kurulmuştu. İlk yıllarda dış ticarette önemli bir hacim yakalayan serbest bölgeler 2000’li yılların başından itibaren ivme kaybetti ve serbest bölgelerin faaliyetleri ile bölge modeli tartışma konusu oldu. Şimdilerde ise yeni arayışlar ve bölgelerin günün koşularına göre yeniden yapılandırılması gündemde. Hazırlanan yeni taslakla, mevcut sorunların çözümü ve serbest bölgelerin özellikle ithalat bağımlılığı yüksek ürünlerin üretimi için cazibe merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor. Taslak, hizmet sektörlerine de serbest bölgelerdeki yatırım teşviklerinden yararlanma olanağı tanınması, lojistik hizmetlere gelir ve kurumlar vergisi istisnası öngörüyor.
Kaynak Dünya Gazetesi 30/03/2015
Hayvancılık Serbest Bölgesi önerisi
BDDK Başkan Danışmanlığı yapan bankacı kökenli Recep Beşenk, Hayvancılık Serbest Bölge Projesi hazırladı.
ANKARA(ANKA) - BDDK Başkan Danışmanlığı yapan bankacı kökenli Recep Beşenk, ABD menşeli bir şirketle Türkiye merkezli Ortadoğu ve Avrasya bölgesine hitap edecek Hayvancılık Serbest Bölge Projesi hazırladı. Projeyi Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sunacak olan Beşenk, bunun üretim ekonomisine geçiş stratejisinin önemli bir ayağını oluşturacağını bildirdi.
BDDK Başkan Danışmanlığı yapan bankacı kökenli Recep Beşenk, ABD menşeli bir şirketle Türkiye merkezli Ortadoğu ve Avrasya bölgesine hitap edecek Hayvancılık Serbest Bölge Projesi hazırladı. Mersin’de 3 bin hektar alanda kurulması öngörülen ve bugünkü fiyatlarla 134 milyon dolara mal olacak bölgede, yıllık 706 milyon dolar ciro ve 192 milyon dolar brüt kar hedefleniyor. Yüzde 80 ihracata dayalı üretim yapılacak serbest bölgede 1 kg kemiksiz etin maliyetinin 6.5 dolar olması öngörülürken, hayvan gübresinin değerlendirileceği biyogaz tesisinden de yıllık 80 milyon dolarlık satış hasılatı bekleniyor. Projeyi Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sunacak olan Beşenk, bunun üretim ekonomisine geçiş stratejisinin önemli bir ayağını oluşturacağını bildirdi.
Hazırladığı, Özel Ekonomi Bölgeleri Üzerinden Ticaret Ağı Kurulması başlıklı projesi, Uganda’da inşaat aşamasında olan BBDK Başkan Danışmanı Recep Beşenk, Türkiye’de de Hayvancılık Serbest Bölgesi kurulması amacıyla bir proje hazırladı. Mersin’de bölge için 3 bin hektarlık çok uygun bir alan bulunduğunu belirten Recep Beşenk, bunun 2 bin 400 hektarlık kısmının SEKA Limanı’na ait olduğunu ve 2004 yılından bu yana atıl beklediğini ifade etti.
YILLIK 32 BİN TON KEMİKSİZ ET ELDE EDİLEBİLECEK
Projenin uygun bulunması halinde kurulacak alanın, özel ekonomi bölgesi veya hayvancılık serbest bölgesi olarak ilan edilmesi gerektiğini kaydeden Beşenk, 21 ayda tamamlanacak projenin sadece Türkiye’nin değil, yakın coğrafyanın da tüm hayvansal ürün ihtiyacını karşılayacağını söyledi. Yüzde 80’i ihracata dayalı yapılacak üretim çerçevesinde yıllık 96 bin büyükbaş hayvan kesilmesi ve 32 bin ton kemiksiz et elde edilebileceğini belirten Recep Beşenk, 144 bin canlı hayvan satışı öngörüldüğünü, bugünkü fiyatlarda 1 kilogram kemiksiz etin 6.5 dolara mal olacağının hesaplandığını bildirdi.
Proje kapsamında ABD ve diğer ülkelerde ithal edilecek hayvanların toplanacağı çiftlik ve karantina alanlarının da belirlendiğini dile getiren Beşenk, hayvan gübresinden enerji üretecek biyogaz tesisinden de yıllık 80 milyon dolarlık gelir sağlanacağını kaydetti.
21 GÜNLÜK RAF ÖMRÜ OLAN GÜNLÜK SÜT ÜRETİMİ
Proje konusu hayvanların taşınmasının satın alınacak 5 gemi aracılığıyla yapılması halinde karlılık oranlarının daha da yükseleceğini ifade eden Recep Beşenk, katkı maddesi kullanılmadan 21 günlük raf ömrü olan günlük süt üretimi gerçekleştirileceğini vurguladı.
Arazi ve işletme sermayesi hariç projenin 134 milyon dolara mal olacağını söyleyen Recep Beşenk, taşıma, yem ve tarım araçları ticareti hariç yıllık 706 milyon dolar ciro elde edilebileceğini, yıllık brüt kar tutarının da 192 milyon dolar olarak hesaplandığını kaydetti.
Bu projenin son dönemlerde gündeme gelen üretim ekonomisine geçiş stratejisinin önemli bir ayağını oluşturacağını bildiren Beşenk, siyasi otoriteye planlı bölgesel uluslararası alanda rekabet alanları kurulması yönünde etkin politika aracı imkanı da sağladığını anlattı.
HEDEF AFRİKA VE TÜRK CUMHURİYETLERİ
Recep Beşenk’in 2011 yılında hazırladığı Özel Ekonomi Bölgeleri Üzerinden Global Ticaret Ağı Kurulması Projesi, Afrika ve Türk Cumhuriyetleri’nde birbirleriyle iletişim halinde olacak 21 özel ekonomik bölge kurulmasını öngörüyor. Türkiye’nin dış ticaret stratejisini de içine alan proje kapsamında ilk uygulama bölgesi olarak Uganda seçildi ve bu ülkede gerekli araziler kiralanarak inşaat aşamasına başlandı.
Kaynak gercekgundem.com 16/01/2015
Serbest Bölgeler için "Cazibe" Taslağı
Türkiye’nin ithalata bağımlı olduğu ürünlerin yerli üretimi için serbest bölgeler cazibe merkezi olacak
SEDAT ALP
İZMİR - Yaklaşık 5 yıldır çıkarılmaya çalışılan Serbest Bölgeler Kanunu, 3 gün önce toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun (EKK) ana gündem maddesi idi. Kurulun üzerinde tartıştığı kanun taslağı, ithalat bağımlılığı bulunan stratejik, öncelikli ve büyük ölçekli yatırımlarda özel hesap ücreti ve stopaj esnekliği getirilmesini kapsıyor. Hizmet sektörlerine de serbest bölgelerdeki yatırım teşviklerinden yararlanma imkanı getirilmesi, lojistik hizmetlere gelir ve kurumlar vergisi istisnası ve Türkiye’nin yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulabilmesini sağlayacak önemli düzenlemeler içeriyor. Hazırlanan kanun taslağı ile lojistik imkanlarla donatılmış, kümelenme perspektifinde oluşturulmuş serbest bölge alanlarına, Türkiye’nin ithalat bağımlılığı yüksek ürünleri üretenler ağırlıklı olmak üzere, yatırımcı gruplarının çekilmesi amaçlanıyor.
Alınan bilgiye göre; taslağın genel çerçevesine olumlu bakan EKK’nın, vergi kaybına yol açabilecek bazı maddeleri çıkartarak taslağı onaylaması bekleniyor.
Ekonomi Bakanlığı’nın aralık ayında Denizli’de tüm serbest bölge işleticileri ile kullanıcı derneklerinin katılımı ile düzenlediği çalıştayda, bölgelerde yaşanan sorunlar ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini alarak hazırladığı Serbest Bölgeler Kanunu taslağının, serbest bölgelerdeki mevcut sorunların aşılması yönünde önemli düzenlemeler içerdiğini söyleyen Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürülüğü Daire Başkanı Zübeyde Solak, tasarının, lojistik imkanlarla donatılmış alanlara, kümelenme perspektifinde yatırımcı gruplarının çekilmesini hedefleyen yeni bir serbest bölge yaklaşımı ile hazırlandığını vurguladı.
Solak, kanun taslağının birinci ayağında serbest bölgelerdeki mevcut sorunların çözümü yer alırken, ikinci ayağında ise ithalat bağımlılığı olan ürünlerin Türkiye’ye çekilmesinde serbest bölgelerin bir mekanizma olarak kullanılmasının amaçlandığı bilgisini verdi. Taslağın, üçüncü bir açılım olarak da Türkiye’nin konumundan yararlanılarak, serbest bölgelerin lojistik avantajlar yönünden de güçlendirilmesinin hedeflendiğini aktaran Zübeyde Solak, yeni çalışma ile hizmet sektörünün de vergi muafiyet ve diğer yatırım teşviklerinden yararlandırılmasının amaçlandığını vurguladı.
Yeni serbest bölge modelinin hedefleri
• Optimum büyüklük
• Etkin destek ve altyapı unsurları
• Etkin işletme ve kamu hizmeti sunumu
• Tanıtım ve pazarlama
• Yatırım için cazip kuruluş yeri
Taslak, Cibuti’ye kurulacak serbest bölgeyi de içeriyor
Serbes Bölgeler Kanun Tasarısı, Türkiye’nin yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulabilmesini sağlayacak düzenlemeleri de içeriyor. Bu şekilde Türkiye’nin, Kuzeydoğu Afrika’nın küçük ülkesi Cibuti’ye kurmak istediği serbest bölgenin yasal dayanağı da oluşturuluyor. Umman Denizi’ne bağlı Aden Körfezi ve Kızıldeniz kıyısında bulunan Cibuti, ilk etapta 5 bin dönüm büyüklüğündeki alanı 99 yıllığına Türkiye’ye tahsis edecek. İçinde kendi limanı da olan serbest bölgede tüm kuralları Türkiye koyacak. Sadece Türk firmalarının yer alacağı Cibuti’deki serbest bölgeden, 600 milyon nüfusa sahip Orta Afrika ülkelerine hitap edilmesi hedefl eniyor. Solak, yeni düzenlemenin Ekonomi Bakanlığı’na Cibuti’de serbest bölge kurma yetkisi vereceğini ifade etti.
Zübeyde Solak, serbest bölgelerde atık çıkarma, bakım-onarım konularında prosedürleri kolaylaştırmaya çalıştıklarını belirterek, “Şu anda bölgelerden atık çıkarılması, bakım-onarım konularında ‘gülsek mi, ağlasak mı’ dedirtecek bir durum var. Bu konularda daha basitleştirilmiş prosedürler getiriyoruz” dedi.
Serbest bölgelerde KDV ve ÖTV uyumlaştırma konularında da düzenlemeler olacağını belirten Solak, “Serbest bölgelerde kullanılmak üzere alınacak mallara da KDV ve ÖTV muafiyeti getirilmesi söz konusu. Bunun yanında serbest bölgelere ilişkin ÇED çalışmalarında süreyi 3 ayla sınırlıyoruz. Hazırlanan kanun metniyle OSB’lerde olduğu gibi serbest bölgelerde de emlak vergisi istisnası getirmeye çalışıyoruz. Kamu arazilerinde tamamen muafiyet, özel araziler için ise 5 yıl muafiyet getirmeyi planlıyoruz” dedi.
“Kül yutmaz tavır, muhafazakarlığı getirdi”
Zübeyde Solak, serbest bölgelerle ilgili düzenlemeleri yaparken, tanınan imtiyazlarla ülkenin diğer kesimlerindeki üreticilere karşı rakip yaratmama konusunda çok özenli davrandıklarını söyledi. Solak, şunları kaydetti: “Serbest bölgelerde sorunları çözerken muhafazakar davranmamızı gerektiren önemli etkenler var. Serbest bölgelerin ülkenin diğer kesimlerindeki yerli sanayiye karşı rakip olmaması en tereddüt ettiğimiz konu. Bir alanda imtiyazlı bir uygulama yapıyoruz. Bu ister istemez suiistimal kapısı açıyor. Bu konuda her zaman muhafazakar davranmaya, kül yutmamaya çalışıyoruz. Yatırım yeri oluşturmaya çalışırken, birtakım çevrelere rant vesilesi yaratmama kaygısı, ‘üretim için kullanılsın ama arazi rantı yaratmayalım” kaygısını her zaman yaşıyoruz. En fazla çekindiğimiz konulardan biri de OSB ile serbest bölgelerin bir birine rakip algılanması. İkisinin birbirinin tamamlayıcısı olması için çalışıyoruz. Bir yandan da serbest bölge alanlarının, devletin yaptığı düzenlemleri atlamada yan yol olarak kullanılmasını önlemeye çalışıyoruz.”
Narlı: 5 yıl sonra ‘oyunun kuralı değişti, vergi ver’ denilmemeli
Ege Serbest Bölgesi İşadamları Derneği Başkanı, Türkiye Serbest Bölge Dernekler Platformu Eşbaşkanı Bilgen Salih Narlı 3218 Sayılı Kanun’un 6 Şubat 2004 tarihinde revize edilmesiyle serbest bölgelerde büyük hak kayıplarının ortaya çıktığını, dernek ve platform olarak 2004’ten bu yana müktesep hakların geri verilmesi noktasında uğraş verdiklerini belirterek, “Ancak gelinen süreçte, geri dönüşün çok fazla mümkün olmadığını, serbest bölgeler için daha çok üretim ve ihracat odaklı bir anlayışın hakim olduğunu gördük. Biz de tespit ettiğimiz sorunları ve bunların çözüm önerilerini içeren görüşlerimizi Ekonomi Bakanlığı’na sunduk” diye konuştu. Aynı zamanda TOBB Serbest Bölgeler Sektör Meclisi Üyesi olan Narlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eski Bakan Zafer Çağlayan döneminde yeni nesil serbest bölgeler adı ile özel ekonomi bölgeleri diye revize edecek şekilde bir taslak hazırlandı. EKK, değişikliği onaylamadı ancak mevcut kanunun problemli maddeleri değiştirilsin diye karar aldı. Gelinen noktada; Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım yoğun mesai harcayarak, serbest bölgelerin kamu açısından yararını görerek yeni bir kanun taslağı hazırladı. EKK’nın bu tasarının genel çerçevesiyle ilgili düşüncelerinin olumlu olduğu bilgisini aldık. Ancak yasanın seçimden önce çıkması pek mümkün gözükmüyor. Yeni kanun günlük operasyonel sorunları çözecek ancak serbest bölgelerdeki ana meseleyi çözmeyecek. Serbest bölgeler konusunun bakanla birlikte değişebilecek bir teşvik politikası olmaktan çıkarılıp, kalkınma modeli olarak bir devlet politikası olmasını sağlayacak düzenlemeler gerekiyor. Bu bölgelerde yabancı yatırımcıya 30 yıllık ruhsat verilyor. 5 yıl sonra ‘oyunun kuralı değişti, şimdi vergi ver’ denmemeli. Ruhsat süresince yatırımcı haklarını kaybetmemeli.”
Değirmencioğlu: Dile getirdiğimiz sorunların çözümünü kapsıyor
Ekonomi Bakanlığı’nın, aralık ayında Denizli’de serbest bölgelerle ilgili bir çalıştay düzenlediği ve tüm serbest bölge işleticileri ile kullanıcı derneklerinin görüş ve önerilerini alarak bir kanun taslağı hazırladığı bilgisini veren İzmir Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi AŞ (İZBAŞ) Genel Müdürü Özlem Değirmencioğlu şöyle konuştu: “Çalıştayda dile getirdiğimiz tüm sorunların çözümünü kapsayan bir çalışma yapıldığı için biran önce yasallaşmasını umut ediyoruz. Katılımcı anlayışıyla bir taslak hazırlanmış olması önemli. Serbest bölge yönetimlerinin ve kullanıcılarının bugüne kadar dile getirdiği mali sorunlar, atık yönetimi konusundaki düzenlemeler ve serbest bölgede gerçekleştirilen işlemler açısından düzenlemeler içeriyor. Ancak ne şekilde yasallaşacağını bilemiyoruz. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin yaklaşımı ve verilen mesajlar açısından umutluyuz.”
Mum: Dünyada da uygulama bu şekilde
Mersin Serbest Bölge İşlericisi AŞ (MESBAŞ) Genel Müdürü Edvar Mum, serbest bölgelerle ilgili yapılması gereken düzenlemeleri Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürülüğü’ne ilettiklerini, düzenlemenin bu çerçevede yapılması durumunda sistemin rahatlayacağını söyledi. Mum, “Serbest bölgelerle ilgili uzun süredir bir düzenleme yapılmadı. Bölgelerde uygulamadan kaynaklanan sıkıntılar var. Hem bölgelerde uygulamayı rahatlatmak hem de serbest bölgeleri amacına uygun olarak, dış ticarete işlemlerinin mevzuatını rahatlatmak gerekiyor. Dünyada da uygulamalar bu şekilde. Dolaylı vergilerin istisnası, enerji kullanımı, emlak vergisi uygulamalarında OSB’ye tanınan istisnaların burada da uygulanmasını talep ettik. Bu çerçevede düzenlemeler yapılırsa sistem rahatlayacak hem de yatırımcının serbest bölgelere ilgisi artacak. Bütün ülkelerde serbest bölgelerde, ülke içi uygulamaların önünde yatırımcıyı rahatlatıcı uygulamalar var” diye konuştu.
Kanunla getirilecek yeni açılımlar
• Türkiye’nin ithalat bağımlılığı bulunan stratejik, öncelikli ve büyük ölçekli yatırımlarda özel hesap ücreti ve stopaj esnekliği.
• Hizmet sektörlerine yatırım teşviki yararlanma imkanı.
• Lojistik hizmetlere gelir ve kurumlar vergisi istisnası.
• Yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulabilmesi.
• Serbest bölgelere yapılan hizmet teslimleri de ihracat kapsamına alınıyor.
Kolaylaştırıcı düzenlemeler
• Atık çıkarma, bakım-onarım konularında prosedürler kolaylaştırılıyor.
• KDV, ÖTV ve gümrük mevzuatı arasında uyum getiriliyor.
• ÇED süreci maksimum 3 ayda tamamlanacak.
• OSB’lerde olduğu gibi emlak vergisi muafiyeti getiriliyor.
• Serbest bölgelerde elektrik kullanımında OSB’de uygulanan tarifeler getiriliyor.
Kaynak Dünya Gazetesi: 05/02/2015
Türkiye’nin ithalata bağımlı olduğu ürünlerin yerli üretimi için serbest bölgeler cazibe merkezi olacak
SEDAT ALP
İZMİR - Yaklaşık 5 yıldır çıkarılmaya çalışılan Serbest Bölgeler Kanunu, 3 gün önce toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun (EKK) ana gündem maddesi idi. Kurulun üzerinde tartıştığı kanun taslağı, ithalat bağımlılığı bulunan stratejik, öncelikli ve büyük ölçekli yatırımlarda özel hesap ücreti ve stopaj esnekliği getirilmesini kapsıyor. Hizmet sektörlerine de serbest bölgelerdeki yatırım teşviklerinden yararlanma imkanı getirilmesi, lojistik hizmetlere gelir ve kurumlar vergisi istisnası ve Türkiye’nin yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulabilmesini sağlayacak önemli düzenlemeler içeriyor. Hazırlanan kanun taslağı ile lojistik imkanlarla donatılmış, kümelenme perspektifinde oluşturulmuş serbest bölge alanlarına, Türkiye’nin ithalat bağımlılığı yüksek ürünleri üretenler ağırlıklı olmak üzere, yatırımcı gruplarının çekilmesi amaçlanıyor.
Alınan bilgiye göre; taslağın genel çerçevesine olumlu bakan EKK’nın, vergi kaybına yol açabilecek bazı maddeleri çıkartarak taslağı onaylaması bekleniyor.
Ekonomi Bakanlığı’nın aralık ayında Denizli’de tüm serbest bölge işleticileri ile kullanıcı derneklerinin katılımı ile düzenlediği çalıştayda, bölgelerde yaşanan sorunlar ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini alarak hazırladığı Serbest Bölgeler Kanunu taslağının, serbest bölgelerdeki mevcut sorunların aşılması yönünde önemli düzenlemeler içerdiğini söyleyen Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürülüğü Daire Başkanı Zübeyde Solak, tasarının, lojistik imkanlarla donatılmış alanlara, kümelenme perspektifinde yatırımcı gruplarının çekilmesini hedefleyen yeni bir serbest bölge yaklaşımı ile hazırlandığını vurguladı.
Solak, kanun taslağının birinci ayağında serbest bölgelerdeki mevcut sorunların çözümü yer alırken, ikinci ayağında ise ithalat bağımlılığı olan ürünlerin Türkiye’ye çekilmesinde serbest bölgelerin bir mekanizma olarak kullanılmasının amaçlandığı bilgisini verdi. Taslağın, üçüncü bir açılım olarak da Türkiye’nin konumundan yararlanılarak, serbest bölgelerin lojistik avantajlar yönünden de güçlendirilmesinin hedeflendiğini aktaran Zübeyde Solak, yeni çalışma ile hizmet sektörünün de vergi muafiyet ve diğer yatırım teşviklerinden yararlandırılmasının amaçlandığını vurguladı.
Yeni serbest bölge modelinin hedefleri
• Optimum büyüklük
• Etkin destek ve altyapı unsurları
• Etkin işletme ve kamu hizmeti sunumu
• Tanıtım ve pazarlama
• Yatırım için cazip kuruluş yeri
Taslak, Cibuti’ye kurulacak serbest bölgeyi de içeriyor
Serbes Bölgeler Kanun Tasarısı, Türkiye’nin yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulabilmesini sağlayacak düzenlemeleri de içeriyor. Bu şekilde Türkiye’nin, Kuzeydoğu Afrika’nın küçük ülkesi Cibuti’ye kurmak istediği serbest bölgenin yasal dayanağı da oluşturuluyor. Umman Denizi’ne bağlı Aden Körfezi ve Kızıldeniz kıyısında bulunan Cibuti, ilk etapta 5 bin dönüm büyüklüğündeki alanı 99 yıllığına Türkiye’ye tahsis edecek. İçinde kendi limanı da olan serbest bölgede tüm kuralları Türkiye koyacak. Sadece Türk firmalarının yer alacağı Cibuti’deki serbest bölgeden, 600 milyon nüfusa sahip Orta Afrika ülkelerine hitap edilmesi hedefl eniyor. Solak, yeni düzenlemenin Ekonomi Bakanlığı’na Cibuti’de serbest bölge kurma yetkisi vereceğini ifade etti.
Zübeyde Solak, serbest bölgelerde atık çıkarma, bakım-onarım konularında prosedürleri kolaylaştırmaya çalıştıklarını belirterek, “Şu anda bölgelerden atık çıkarılması, bakım-onarım konularında ‘gülsek mi, ağlasak mı’ dedirtecek bir durum var. Bu konularda daha basitleştirilmiş prosedürler getiriyoruz” dedi.
Serbest bölgelerde KDV ve ÖTV uyumlaştırma konularında da düzenlemeler olacağını belirten Solak, “Serbest bölgelerde kullanılmak üzere alınacak mallara da KDV ve ÖTV muafiyeti getirilmesi söz konusu. Bunun yanında serbest bölgelere ilişkin ÇED çalışmalarında süreyi 3 ayla sınırlıyoruz. Hazırlanan kanun metniyle OSB’lerde olduğu gibi serbest bölgelerde de emlak vergisi istisnası getirmeye çalışıyoruz. Kamu arazilerinde tamamen muafiyet, özel araziler için ise 5 yıl muafiyet getirmeyi planlıyoruz” dedi.
“Kül yutmaz tavır, muhafazakarlığı getirdi”
Zübeyde Solak, serbest bölgelerle ilgili düzenlemeleri yaparken, tanınan imtiyazlarla ülkenin diğer kesimlerindeki üreticilere karşı rakip yaratmama konusunda çok özenli davrandıklarını söyledi. Solak, şunları kaydetti: “Serbest bölgelerde sorunları çözerken muhafazakar davranmamızı gerektiren önemli etkenler var. Serbest bölgelerin ülkenin diğer kesimlerindeki yerli sanayiye karşı rakip olmaması en tereddüt ettiğimiz konu. Bir alanda imtiyazlı bir uygulama yapıyoruz. Bu ister istemez suiistimal kapısı açıyor. Bu konuda her zaman muhafazakar davranmaya, kül yutmamaya çalışıyoruz. Yatırım yeri oluşturmaya çalışırken, birtakım çevrelere rant vesilesi yaratmama kaygısı, ‘üretim için kullanılsın ama arazi rantı yaratmayalım” kaygısını her zaman yaşıyoruz. En fazla çekindiğimiz konulardan biri de OSB ile serbest bölgelerin bir birine rakip algılanması. İkisinin birbirinin tamamlayıcısı olması için çalışıyoruz. Bir yandan da serbest bölge alanlarının, devletin yaptığı düzenlemleri atlamada yan yol olarak kullanılmasını önlemeye çalışıyoruz.”
Narlı: 5 yıl sonra ‘oyunun kuralı değişti, vergi ver’ denilmemeli
Ege Serbest Bölgesi İşadamları Derneği Başkanı, Türkiye Serbest Bölge Dernekler Platformu Eşbaşkanı Bilgen Salih Narlı 3218 Sayılı Kanun’un 6 Şubat 2004 tarihinde revize edilmesiyle serbest bölgelerde büyük hak kayıplarının ortaya çıktığını, dernek ve platform olarak 2004’ten bu yana müktesep hakların geri verilmesi noktasında uğraş verdiklerini belirterek, “Ancak gelinen süreçte, geri dönüşün çok fazla mümkün olmadığını, serbest bölgeler için daha çok üretim ve ihracat odaklı bir anlayışın hakim olduğunu gördük. Biz de tespit ettiğimiz sorunları ve bunların çözüm önerilerini içeren görüşlerimizi Ekonomi Bakanlığı’na sunduk” diye konuştu. Aynı zamanda TOBB Serbest Bölgeler Sektör Meclisi Üyesi olan Narlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eski Bakan Zafer Çağlayan döneminde yeni nesil serbest bölgeler adı ile özel ekonomi bölgeleri diye revize edecek şekilde bir taslak hazırlandı. EKK, değişikliği onaylamadı ancak mevcut kanunun problemli maddeleri değiştirilsin diye karar aldı. Gelinen noktada; Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım yoğun mesai harcayarak, serbest bölgelerin kamu açısından yararını görerek yeni bir kanun taslağı hazırladı. EKK’nın bu tasarının genel çerçevesiyle ilgili düşüncelerinin olumlu olduğu bilgisini aldık. Ancak yasanın seçimden önce çıkması pek mümkün gözükmüyor. Yeni kanun günlük operasyonel sorunları çözecek ancak serbest bölgelerdeki ana meseleyi çözmeyecek. Serbest bölgeler konusunun bakanla birlikte değişebilecek bir teşvik politikası olmaktan çıkarılıp, kalkınma modeli olarak bir devlet politikası olmasını sağlayacak düzenlemeler gerekiyor. Bu bölgelerde yabancı yatırımcıya 30 yıllık ruhsat verilyor. 5 yıl sonra ‘oyunun kuralı değişti, şimdi vergi ver’ denmemeli. Ruhsat süresince yatırımcı haklarını kaybetmemeli.”
Değirmencioğlu: Dile getirdiğimiz sorunların çözümünü kapsıyor
Ekonomi Bakanlığı’nın, aralık ayında Denizli’de serbest bölgelerle ilgili bir çalıştay düzenlediği ve tüm serbest bölge işleticileri ile kullanıcı derneklerinin görüş ve önerilerini alarak bir kanun taslağı hazırladığı bilgisini veren İzmir Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi AŞ (İZBAŞ) Genel Müdürü Özlem Değirmencioğlu şöyle konuştu: “Çalıştayda dile getirdiğimiz tüm sorunların çözümünü kapsayan bir çalışma yapıldığı için biran önce yasallaşmasını umut ediyoruz. Katılımcı anlayışıyla bir taslak hazırlanmış olması önemli. Serbest bölge yönetimlerinin ve kullanıcılarının bugüne kadar dile getirdiği mali sorunlar, atık yönetimi konusundaki düzenlemeler ve serbest bölgede gerçekleştirilen işlemler açısından düzenlemeler içeriyor. Ancak ne şekilde yasallaşacağını bilemiyoruz. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin yaklaşımı ve verilen mesajlar açısından umutluyuz.”
Mum: Dünyada da uygulama bu şekilde
Mersin Serbest Bölge İşlericisi AŞ (MESBAŞ) Genel Müdürü Edvar Mum, serbest bölgelerle ilgili yapılması gereken düzenlemeleri Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürülüğü’ne ilettiklerini, düzenlemenin bu çerçevede yapılması durumunda sistemin rahatlayacağını söyledi. Mum, “Serbest bölgelerle ilgili uzun süredir bir düzenleme yapılmadı. Bölgelerde uygulamadan kaynaklanan sıkıntılar var. Hem bölgelerde uygulamayı rahatlatmak hem de serbest bölgeleri amacına uygun olarak, dış ticarete işlemlerinin mevzuatını rahatlatmak gerekiyor. Dünyada da uygulamalar bu şekilde. Dolaylı vergilerin istisnası, enerji kullanımı, emlak vergisi uygulamalarında OSB’ye tanınan istisnaların burada da uygulanmasını talep ettik. Bu çerçevede düzenlemeler yapılırsa sistem rahatlayacak hem de yatırımcının serbest bölgelere ilgisi artacak. Bütün ülkelerde serbest bölgelerde, ülke içi uygulamaların önünde yatırımcıyı rahatlatıcı uygulamalar var” diye konuştu.
Kanunla getirilecek yeni açılımlar
• Türkiye’nin ithalat bağımlılığı bulunan stratejik, öncelikli ve büyük ölçekli yatırımlarda özel hesap ücreti ve stopaj esnekliği.
• Hizmet sektörlerine yatırım teşviki yararlanma imkanı.
• Lojistik hizmetlere gelir ve kurumlar vergisi istisnası.
• Yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulabilmesi.
• Serbest bölgelere yapılan hizmet teslimleri de ihracat kapsamına alınıyor.
Kolaylaştırıcı düzenlemeler
• Atık çıkarma, bakım-onarım konularında prosedürler kolaylaştırılıyor.
• KDV, ÖTV ve gümrük mevzuatı arasında uyum getiriliyor.
• ÇED süreci maksimum 3 ayda tamamlanacak.
• OSB’lerde olduğu gibi emlak vergisi muafiyeti getiriliyor.
• Serbest bölgelerde elektrik kullanımında OSB’de uygulanan tarifeler getiriliyor.
Kaynak Dünya Gazetesi: 05/02/2015
Yalova'da karbon elyaf ihtisas sanayi bölgesi kuruyor.
Türkiye’yi geleceğin malzemesi karbon elyafı üretebilen 9 ülkeden biri haline getiren Akkök Holding, ABD'li ortağının 'Buraya gelin' çağrısına rağmen Yalova'yı bir karbon elyaf üretim merkezi haline getirme hedefinde.
Geleceğin malzemesi olan karbon elyafı üreten 9 ülkeden birinin Türkiye olmasını sağlayan Akkök Holding, bu alanda zincirin tamamlanabilmesini sağlayacak bir ihtisas serbest bölgesi kurmak için düğmeye bastı. Akkök CEO’su Ahmet Dördüncü, uzun uğraşların ardından Dow Aksa’nın geçtiğimiz yıl yayınlanan bir genelge ile stratejik ürünlere verilen teşviklere dahil edildiğini açıkladı. Dördüncü, “Bakanımız Nihat Zeybekci fabrikamıza geldi, ürünün ne kadar stratejik bir ürün olduğunu gördü ve birkaç hafta sonra bu tür malzemeler nerede üretilirse üretilsin 5’inci bölge teşviklerinden öncelikli yatırımlar kapsamında yararlanacağına dair bir genelge yayınlandı” diyor. Halen Dow Aksa'nın üretim kapasitesi 3 bin ton seviyesinde. Dödüncü, “Bu teşvik gelmeseydi ortağımıza karşı çok zorlanacaktık. Türkiye’de enerji maliyeti 8 cent, ABD’de ise enerjiye 3 cent fiyat garantisi veriyorlar, gel burda üret diyorlar” ifadesini kullanıyor.
2014 enerjide hedeflerin tutmadığı bir yıl oldu
Akkök CEO’su Ahmet Dördüncü, makro olarak Holding açısından 2014’ün bazı sektörlerde hedefl erin tuttuğu, bazı sektörlerde ise hedeflerin altında kalınan bir yıl olduğunu söylüyor. 400 milyon dolarlık yatırım hedefine ulaşılmış. Ciro artış hedefi yüzde 3 ila 5 aşılmış. Akkök 5.7 milyar TL beklerken, 6 milyar TL seviyesinde bir ciroyla yılı kapatmış. Peki ya karlılık? Ahmet Dördüncü faaliyet karlarında hedefl erinin altında kaldıklarını açıklıyor. Bunun en önemli nedeni kuraklık nedeniyle istenilen üretim rakamlarına ulaşamayan enerji işi. Kimya ve gayrimenkulde performanslarının iyi olduğunu anlatan CEO Ahmet Dördüncü, “Enerjide ise 2014’te çok kötü bir sene yaşadık” ifadesini kullanıyor. Hedefteki bu önemli sapmanın arka planını analiz etmiş Akkök CEO’su. Şöyle paylaşıyor:
“Elektrik üreten portföyümüz çok ağırlıklı doğalgaz ağırlıklı. 900 MW’lık Erzin doğalgaz santralimizin de faaliyete geçmesi ile bu daha da ağırlık kazandı. Maalesef kömürle elektrik üretecek santral yatırımımız realize olamadı. Hidroelektrik santraller de kuraklık nedeniyle 4 bin saat çalışabilecekken ancak bin saat çalışabildi. Operasyonel maliyetlerin düşük olduğu, faaliyet karlılığının yüzde 50’leri bulduğu yatırımlardır hidroelektrik santraller. Ama suyun olması durumunda... Doğalgaz santralinde ise marjlar çok dardır. Üçte bir kömür olacak ya da nükleer santral olacak portföyde. Üçte bir doğalgaz olacak. Üçte bir de yenilenebilir enerji olmalı. Böyle bir portföy olursa hiçbir zaman enerji işi para kaybetmez. Biz malesef böyle bir portföy yaratamadık.”
Cez ile kömürden enerji üretecek yatırımda anlaşma sağlayamadık
Peki Akkök neden planladığı kömürden elektrik üreten santrali yapamadı? CEO Dördüncü, nedenin Akenerji’nin Çek kamu şirketi olan ortakları Cez ile bu yatırım ile ilgili anlaşma sağlayamaması olduğunu söylüyor. Bir kamu şirketi ile ortak olunduğunda, kamu politikaları da ister istemez bağlayıcı oluyor. Peki ortaklıkta bir değişim olabilir mi? “Cez için Türkiye en başarılı yurtdışı yatırımları. Onlar çok memnun, öyle olunca bir değişiklik düşünemiyorsunuz” diyor Dördüncü.
İran’a ambargoya rağmen hedeflerimizi tutturduk
Enerjide işler beklenilenin altındayken kimya ve gayrimenkulde işler öyle iyi gitmiş ki “o acı tadı giderecek bir performans” gösterilmiş. Aksa 1 milyar dolar cirolu bir şirket. Akrilik elyafta dünyanın en büyüğü. Dünya kapasitesinin yüzde 16’sı Yalova’da üretiliyor, global pazarın yüzde 15-16’sına sahip. “İran çok önemli pazarlarımızdan biri. Bu ambargolardan dolayı oraya istediğimiz kadar ihracat yapamamıza rağmen çok iyi bir yıl geçirdi” diyor Dördüncü. Bugün 2 bin kişinin çalıştığı Yalova kampüsünde Aksa’nın yanı sıra 180 milyon dolar cirolu kimya şirketi Ak- Kim ve karbon elyaf üreten Dow Aksa yer alıyor. Aksa ile Türkiye karbon elyafı üretebilen 9’uncu ülke oldu. Otomotivden uzay sanayiine, konutların güçlendirilmesinden rüzgar türbinlerine kadar pek çok alanda kullanılıyor karbon elyaf. Çelikten 4 kat daha güçlü ve 4 kat daha hafif bir ürün. Japonların hakimiyetindeki sektöre girme başarısında Akkök’ün önceki CEO’su Mehmet Ali Berkman’ın çalışmalarının çok önemli olduğunu belirten Dördüncü, “Bu sadece gruba değil Türkiye’ye yapılmış çok büyük bir hizmettir. Kimse Türkiye’nin bu üretimi yapabileceğine inanmıyordu” ifadelerini kullanıyor. Karbon elyaf kaplamasında dünya devi Dow ile yapılan yüzde 50-50 ortaklık sonrası şirket şimdi hızlı bir büyüme evresinde. Ford'un gelecekte kullanacağı karbon elyafın geliştirilmesi için şirketle ortak Ar-Ge çalışması yapıyorlar. CEO Dördüncü, karbon elyafta Türkiye’nin bir sanayi geliştirebilmesi için Yalova’da yer aldıkları bölgenin ihtisas OSB’si olması için çalışma yaptıklarını açıklıyor: “ÇED raporu bekliyoruz. Tüm altyapıyı hazırladık. Arıtma tesisimizi tamamladık. Daha sonraki hedef Komposit İhtisas OSB’si haline gelmek. Bu yıl ıslah OSB’si aşamasının tamamlanmasını bekliyoruz. Bölgede bir kümelenme olabilir. ” Ahmet Dördüncü, Aksa’nın Dow ile ortaklık yapması sayesinde yürüdüğü yolda ‘kestirme’den ileri noktaya ulaştığını anlatıyor: “Dow Aksa’nın üretim aşamasında kullandığı bir kimyasal var, kilosunu iki haneli rakamlara ithal ediyorlar. Bu kimyasalı Dow Aksa’da kullanmak için 3 yıldır çalışıyor şirket ve daha örneklerin test edilmesi aşamasına gelinebildi. Çünkü sadece şirketin kabul etmesi yetmiyor, nihai kullanıcının da o yeni component’ı kabul etmesi gerekir.” Bu yıl Holding’in yıldızı görünen o ki Ak-Kim olacak. Geçtiğimiz hafta sayfalarımıza yansıyan Gizemfrit satın alması sonrası 180 milyon dolarlık cironun 2015’te 300 milyon dolara çıkması öngörülüyor. Dördüncü, Akkök Holding’in 2015 konsolide cirosunda yüzde 11’lik büyüme hesapladıklarını açıklıyor.
Böyle giderse kimse yatırım yapmaz, petrol çıkar 120 dolara
Ahmet Dördüncü halen ABD’de International Paper adlı şirketin yönetim kurulu üyesi. O masada dev şirket yöneticileri ile birlikte. “TTIP konusunda kendilerine bizzat lobi yapıyorum” diyor ve Amerikalı yöneticilerin Türkiye’nin bu anlaşmaya dahil olması istediğini aktarıyor. Dördüncü, yönetim kurulu üyeliği sayesinde ABD’deki gelişmeleri çok yakından takip edebiliyor. Geçen yıl yaptığımız röportajda petrol fiyatlarının düşeceğini öngörmüştü. Peki bu yıl neler duyuyor? “Petrol seviyesi biraz idealin altında, onların ideali 70-80 dolar seviyesinde. Tehlikeli, böyle giderse kimse yatırım yapmaz ve 3-4 yıl sonra bumerang etkisiyle bir bakarsınız petrol çıkmış 120 dolara. Bir işadamının en istmediği şey bu, bu öngörülemezlik... Burada bir komplo teorim var benim, bu petrol fiyatlarındaki düşüşte ABD’nin etkisi var. Biliyorsunuz Putin çok ‘yaramazlık’ yaptı geçen yıl... Anlaştılar. OPEC neden 45 dolara hala petrol üretiyor. Irak’taki petrol çıkarma maliyeti 18 dolar ama Rusya’da maliyet 75-80 dolarlarda. Petrolün bu kadar düşük olmasının bizim ihracatımıza negatif etkisi olur. 45 dolarlar devam etmez ama 70-80 dolar seviyeleri 2016’da da devam eder.”
Bu, insanın şapkasını uçuracak bir rakam...
“Türkiye’nin 2015 büyümesi 3-3.5 olur. Enflasyon ise 6.5-7’lerde... Euronun zayıfl ığının 2015’te devam edeceğini düşünüyorum. Dolar eruo 1.15-1.20 seviyelerinde olur. Amerikan ekonomisi çok kuvvetli. Böyle büyük bir ekonominin yüzde 5 büyümesi ne demektir, bu insanın şapkasını uçuracak bir rakam. Dolardaki artış Türkiye’de borcu olan pek çok şirket açısından ise bir sorun. Mesela Akenerji... Birçok enerji şirketi için geçerli bu. Enerji yatırımları yapılırken dolar bazında kredi kullanıldı. Şimdi ne oluyor, bu sizin bilançonuza kur zararı olarak geçiyor. Kredilerin artık vadeleri de geliyor. Oldukça kompleks bir sorun var orada.”
Biz neden gidip enerjide yabancılarla ortak olduk?
“Türk firmalar olarak biz neden gidip enerjide yabancı şirketlerle ortak olduk. Ne getirdiler bize allah aşkına. Sonuçta yaptığınız şey en eski işlerinden biri, su akıyor altına tirbun tutuyor enerji üretiyorsunuz. Doğalgaz santrali mi yapmak istiyorsunuz, veriyorsunuz parasını anahtar teslim getirip kuruyorlar.”
İran'a ihracatta Çinliler bizden daha avantajlı
“İran bizim için çok önemli bir pazar. Ancak taşıma konusunda karşılıklı restleşme sonrasında navlun fiyatları öyle bir seviyeye çıktı ki şu anda Çinlilerin navlun maliyetleri neredeyse bizden düşük seviyede. İran ile tercihli ticaret anlaşması imzalandı ama bu nakliyedeki sorunun çözümesi gerekiyor. İngilizlerin söylediği gibi, can sıkıcı bir tek günümüz bile yok... Irak’ta hızlı bir toparlanma beklemiyorum ama Suriye’ye bakıldığında biraz daha stabil gibi görünüyor.
Dördüncü'nün dikkat çektikleri
●2015 mevcudun muhafaza edileceği bir yıl olacak. Bir seçim geçireceğiz, sonrasında başkanlık işleri gelir mi... Sonraki 4 yıl seçimsiz, o zaman yatırım da daha rahat konuşulabilecek.
●Politik riski olan ülkelerle ticaret yapanların alacak yönetimine çok dikkat etmesi gereken bir döneme girdik.
●Afrika pazarı, ihmal edilmemesi gereken bir pazar. Çinliler şimdiden orada. Bizim de ihmal etmememiz gerekiyor.
●Öyle dağınığız ki, gündem öyle hızlı değişiyor ki, tek bir konuya odaklanıp derinlemesine bakma fırsatını kaçırıyoruz. Bunu çözmeliyiz.
●Bu kadar belirsizlik varsa, temel değerlere geri döneceksiniz. Daha az risk alıp, tasarruf yapacaksınız, verimliliği artırmaya çalışacaksınız. Ben bu yıl öyle yapacağım.
AVM değil dönüşümle dev mağazalar yapıyor
►Akmerkez’i sokağa açmak gibi bir planımız var. Cepheler yenilendi, sokağa açılan restoranlar yapılıyor. Akmerkez bu yılın ilk çeyreğinde çok moda bir AVM olarak küllerinden yeniden doğacak. Çok güzel bir proje...
►Akasya Alışveriş Merkezi’nde her şey çok iyi gidiyor. Geniş ve ferah mekanlarıyla çok kalabalık da görünmüyor ama giriş rakamları çok iyi.
►Akiş gayrimenkul şirketimiz çok akıllı bir şekilde İstanbul’da artık AVM yapmanın çok da akıllıca bir iş olmadığını fark etti. Artık cadde mağazacılığı var. Geçen yıl 170 milyon dolar yatırımla Bağadat Caddesi’nde çok merkezi yerlerde 3 adet gayrimenkuller aldılar. Kentsel dönüşüm çerçevesinde bu gayrimenkulleri dev mağazalara dönüştürüyorlar. Yeni trend bu.
►Kamu-özel ortaklığı yeni projelere bakıyoruz. Yurtlar, okullar, hastaneler ve özellikle huzur evleri yapılacak. Huzurevleri çok büyük bir ihtiyaç haline gelecek. 2015’te çok önemli bir trend olacak bu.
Kaynak Dünya Gazetesi 20/01/2015
Ege Serbest'te ticaret küçülüyor, sanayi büyüyor
Bu yıl ticaret hacmi % 5 düşen Ege Serbest Bölgesi’nde umutlar 2015’e kaldı. 3 tesisin yatırımı sürüyor, bu yıl devreye girecekler.
Kaynak Dünya Gazetesi 20/01/2015
Ege Serbest'te ticaret küçülüyor, sanayi büyüyor
İZMİR - Serbest bölgelerde ticari işletmelere sağlanan vergi teşviklerinin bu yıl sonunda kaldırılacak olması nedeniyle son 5 yıldır pazarlama çalışmalarını üretiçi firmalara yönelten Ege Serbest Bölgesi’nde 2014’te ticaret rakamları gerilerken, sanayi verileri büyüyor. 2015’te 3 yeni tesisin açılacağı bölge, asıl büyümeyi genişleme alanı onaylanırsa yapacak. Bölge ticaret hacmindeki gerilemeyi 2 ana nedene dayandıran Ege Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi AŞ (ESBAŞ) CEO’su Dr. Faruk Güler, “Üretim ağırlıklı bir bölgeyiz. Bizde yurtdışı üreticilerin sayısı fazla. Bunu planlı yaptık. Çünkü 2008’de yapılan kanun değişikliği ile ticari firmaların vergi avantajlarının 2014’te biteceği karara bağlanmıştı. Biz de hızla 2008’den 2014’e kadar üretici firmaları getirmeye çalıştık” diye konuştu.
Ekonomi Bakanlığı’nın serbest bölgeler vizyonunu firmaların üretici ve ihracatçı olması hedefiyle şekillendirdiğini belirten Güler, “Bu nedenle ticari firmaların alım satımında azalma olurken, üretici firmaların ihracatı yükseldi” dedi.
Bu yıl Ege Serbest Bölgesi’nde ticaret hacminin 4.5 milyar dolar civarında olacağını ifade eden Güler, “Bu geçen yıla göre yüzde 5 düşüş demek. Geçen yıl 4 milyar 750 milyon dolar işlem hacmi olmuştu. Bu yıl bölgeden ayrılan firma 15 ve hepsi ticaret firması. Arazi sıkıntısı nedeniyle gelen üretici firma sayısı daha düşük kaldı. 2015’te devreye girecek 3 tesisle ticaret hacmimiz artacak. Ama bizim esas büyümemiz genişleme alanıyla ilgili prosedürler tamamlanınca olacak” diye konuştu.
Ticaretin çoğu Avrupa ile yapılıyor
Genişleme alanı konusunda Bakanlar Kurulu kararının şubat sonuna kadar geleceğini belirten Güler, “Eğer bu takvimimiz gerçekleşirse yatırımcıya yer tahsisini yılın ikinci yarısına kadar bitiririz. Bu yıl bölgeden ayrılan firma sayısı 15 ama istihdamda fazla değişiklik yok. Gidenler ticari firma ve çalışan sayıları da düşüktü. Ama şöyle bir problem var. Buradaki şirketlerin çoğu ihracata dayalı. Ticaretin çoğu da Avrupa ile . Üretilen katma değeri yüksek ürünlerin çoğu yavaşlama yaşanan Avrupa’ya satılıyor. Bu da firmaları olumsuz etkiliyor" dedi.
Şirketlerin 2015'in daha iyi olmayacağını öngörüyor
Şirketlerin öngörülerinin 2015’in 2014’ten daha iyi olmayacağı yönünde olduğuna dikkat çeken Güler, “Firmalar Avrupa’daki müşterilerine, iş potansiyeline bakınca büyüme göremiyorlar. 2014 gibi geçirebilirlerse şirketler kendilerini başarılı addedecekler. Bu Türkiye genelindeki ihracatçılar için geçerli. Herkes çok dikkatli davranıyor. Türk yatırımcılar ekonomik gelişmelere daha hızlı reaksiyon veriyorlar. Yabancılarda bu daha geç oluyor. Yabancılar hem yatırım kararı alırken hem de karardan dönerken uzun ve ayrıntılı analizler yapıyorlar” diye konuştu.
Kaynak Dünya Gazetesi 31/12/2014
Suriye’den yatırım geldi, yabancı firma 10’a çıktı
Kayseri Serbest Bölgesi’nde Avrupalı ve Malezyalı girişimcilerin ardından bir Suriye firmasının da ruhsat almasıyla yabancı sayısı 10’a çıktı. Bölgede istihdamın 2015 yılında 4 bin kişiye çıkarılması hedefleniyor.
Kaynak Dünya Gazetesi 26/12/2014KAYSERİ - Kayseri Serbest Bölgesi Genel Müdürü Mehmet Özkantar, Ortadoğu pazarlarına yakınlığı nedeniyle bölgeye yabancı ilgisinin giderek arttığını söyledi. Özkantar, bölgede yatırım yapan yabancı kökenli firma sayısının, bir Suriye beyaz eşya üreticisi Alsalam firmasının ruhsat almasıyla 10’a yükseldiğini belirtti, “Kayseri son yıllarda gerçekleşen yatırımlarla, cazibe merkezi haline geldi. Bu yatırımlardan serbest bölge de payına düşeni alıyor. Bölgemizde şu anda faaliyet halinde 50 firma var. Bunların 10’nunu yabancı kökenli firmalar oluşturuyor. İki yıl öncesine kadar bölgede Alman, Fransız ve Belçikalı girişimciler vardı. Sonra Hollanda Danimarka ve Malezya’dan gelenler oldu. Yabancı firma sayısı, bu yıl Suriye’den Alsalam’ın elişiyle 10’a çıktı. Alsalam bölgemizde buzdolabı üretiyor” dedi.Mehmet Özkantar, bölgenin, başta arsa temini olmak üzere, her türlü altyapı ve ulaşım hizmetlerinde yatırımcılara önemli avantajlar sağladığını kaydederek, “Bölgenin konum alanı yaklaşık 7 milyon metrekare. Şu ana kadar 1 milyon 900 bin metrekare alanın tahsisi yapıldı. Firmaların bu arsalar üzerinde kurduğu üstyapı tesis dahil 600 bin metrekareye ulaştı. Başka bölgelerde arsa pahalı. Oralarda 30 dolara, 40 dolara satılıyor. Oysa bizde arsanın metrekare fiyatı başlangıçtan beri 8 ile 14 dolar arasında. Bölgemiz Kayseri OSB ile sınır komşusu. OSB’de de fiyatlar bizim 4 katımız. Bu avantajlar ister yerli, ister yabancı olsun yatırımcıya cazip geliyor. Bölgede tüm altyapı sorunlarından arındırıldı. Bugüne kadar iletme ruhsat alan 122 firmanın 50’si 250 milyon dolar harcayarak tesis kurdu” diye konuştu.Ruhsat başvurularında artışlar olduğunu, başvurular arasında yabancı firmaların da yer aldığını ifade eden Özkantar, “ Bölgemizde halen Türk- Alman ortaklı Kayser Segepo şirketi oto yedek parçası üretiyor. Yedek parça üreten bir diğer Fransız firması Twiend. Bölgenin öteki yabancıları ise Türk-Alman ortaklı Semet, Belçikalı Marco Polo ve yine bir Alman firması olan MS Plastik Otomotiv ile Fransız Seuensan. Tamamı Belçika yatırımı olan Marco Polo TIR çekicileri ve dorse üretiyor. Alman MS’nin uğraş alanı ise plastik oto yedek parçaları. Hollanda ve Danimarka ile Malezya’dan da yatırımcılarımız var. Almanya’dan bir başka firma uçak parçası üretimi için, ardından da bir Suriye firması beyaz eşya üretimi için ruhsat aldı” diye konuştu.Kayseri Serbest Bölgesi’nde, 2015 yılı dış ticaret hacminin 1 milyar dolar hedeflendiğini söyleyen Özkantar, “Son yıllarda ortalama 700 milyon dolar seviyelerinde gerçekleşen ticaret hacmi, hammadde fiyatlarındaki düşüşler ve dünya pazarlarındaki ekonomik durgunluktan etkilenerek beklentinin altında gerçekleşti. İhracatta ise olumlu gelişmeler var. Örneğin 2011 yılında 178 milyon dolar olarak gerçekleşen doğrudan ihracat, Kayseri Serbest Bölgesi’nde Avrupalı ve Malezyalı girişimcilerin ardından bir Suriye firmasının da ruhsat almasıyla yabancı sayısı 10’a çıktı. Bölgede istihdamın 2015 yılında 4 bin kişiye çıkarılması hedefleniyor. Kayseri’de serbest bölgeye Suriye’den yatırım geldi yabancı firma 10’a çıktı 2012 yılında 19 milyon dolarlık artışla 197 milyon dolara, 2013’de 220 milyon dolara yükseldi. Doğrudan ihracatın bu yıl 300 milyon dolar, dış ticaret hacminin ise 800 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz” diye konuştu.Bölgede üretim yapan yabancı firmalar
►Kayser Segepo-Türk- Alman ortaklı (Oto yedek p arçası)►Twiend AŞ- Fransız, (Oto yedek parçası)►Semet AŞ -Türk-Alman ortaklı, (Oto yedek parçası)►Marco Polo- Belçika (TIR çekicileri ve dorse)►Suensan AŞ-Fransız ( Oto yedek parçası)►MS Otomotiv-Alman (Oto yedek parçası)►Fatsel Konfeksiyon-Türk- Hollanda ortaklı ( Tekstil giyim)►Kimotek AŞ-Türk- Danimarka ortaklı (Rüzgar enerji paneli)►Duramine AŞ-Malezya ( Plastik boru)►Alasam AŞ-Suriye ( Beyaz eşya)
Yasayı değiştirip Serbest Ticaret Bölgelerinin önünü açacağız
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Serbest Ticaret Bölgelerinin ihmal edildiğini belirterek yasal düzenlemeyle bu bölgeleri yeniden canlandırıp, güçlendireceklerini söyledi.
Bakan Zeybekçi, Şahinler Holding çatısı altında yer alan Avrupa Serbest Bölgesi (ASB)‘yi ziyaret ederek yetkililerden çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Dünyada artık serbest bölgelerin çok daha yeni türevlerinin gündemde olduğunu, çok daha başka boyutlara geçtiğini vurgulayan Bakan Zeybekci, 'Serbest bölgeler dünyada çok başka amaçlar için de kullanılıyor artık. Ülkeler sermaye çekmek ve sermayeye farklı imkanlar sağlamak amacıyla ülkelerine uluslararası rekabet alanında çok farklı avantajlar kazandırarak farklı şekillerle, farklı enstrümanlar kullanıyor. Serbest bölgeleri kimi yerlerde serbest şehirler haline getiriyor. Kimi bölgelerde kimi ülkeler serbest bölgeleri sadece bir alanda onları entegre ediyor. Birçok ülkede artık serbest bölgeler, serbest binalar, fabrikalar haline dönüşüyor. Noktasal şekilde artık belirli bir yerde onları bloke etmeden birçok yerlere artık bunları aktarıyor. Türkiye olarak biz serbest bölgelerde iyi niyetlerle çok iyi bir başlangıç yaptık. Yani dünyayla genel anlamıyla baktığımız zaman aslında zamanlama olarak çok geriden başlamadık' dedi.
KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILACAK
Zeybekci, birçok ülkenin artık serbest bölgelerle ilgili yaptığı çalışmalarda çok ileri boyutta teşvikler verdiğini belirtti. Türkiye'nin de serbest bölgeler açısından durumunu değerlendiren Zeybekci, "Türkiye olarak biz serbest bölgelerde iyi niyetlerle çok iyi bir başlangıç yaptık. Yani dünyayla genel anlamıyla baktığımız zaman aslında zamanlama olarak çok geriden başlamadık ama bir süre sonra maalesef Avrupa Birliği çekinceleri ile Avrupa Birliği mevzuatına aykırı bir kurum olarak görülmeye başlandığı için de serbest bölgelerle ilgili bir gerileme dönemi yaşandı. Biz bu dönemde serbest bölgeleri yeniden değerlendiriyoruz" dedi.
Serbest Bölgeler Kanununda gerekli değişiklikleri yapmak üzere bir çalışmaları olduğunu belirten Zeybekci, çalışmada da son noktaya geldiklerini aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önümüzdeki günlerde yani hazirandan önce bu yasama döneminde serbest bölgeler kanununu tekrar rehabilite etmek, yenilemek o çağdaş serbest bölgelerdeki avantajlardan olabildiğince bu serbest bölgeler kanununa ilave etmek ve şu anda serbest bölgelerdeki şirketlerin bizden istedikleri en az 5 - 6 ana düzenleme var. Bunları yerine getirerek kanunu yeniden yapılandıracağız.'
KEMAL ŞAHİN: ASB’DEN 170 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ
Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, ASB içindeki firmaların teknoloji ağırlıklı bir üretim gerçekleştirdiklerini vurgulayarak yıllık 2,5 milyar dolar ticaret hacmine ulaştıklarını belirtti.
Halen Türkiye’nin dördüncü büyük serbest ticaret bölgesi konumundaki ASB’yi yeni yatırımlarla ilk sıraya taşımayı önemsediklerini bildiren Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:
Avrupa Serbest Bölgesi’nden yaklaşık 170 ülkeye ihracat yapılıyor. Serbest bölgeler sıralamasında son iki yılda üç basamak birden yükselerek 7’ncilikten 4. sıraya çıktık. Bu büyüme hızıyla 19 serbest bölge arasında lider konuma geldik. Şu an için ASB’de 2.5 milyar doların üzerinde bir ticaret hacmi var. 2023’te 20 bin kişiye istihdam, toplam 2 milyar dolar yatırım ve 10 milyar dolar ticaret hacmi ile serbest bölgeler arasında birinci olmayı hedefliyoruz.”
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve beraberindeki heyet ASB içinde yer alan Polyplex’i ziyaret ederek şirket yetkililerinden çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Kaynak Doğan Haber Ajansı 24/12/2014
SERBEST
BÖLGELER ÇALIŞTAYI DENİZLİ'DE BAŞLADI
T.C. Ekonomi Bakanlığı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin de katıldığı "Serbest Bölgeler Çalıştayı" Denizli'de başladı. Serbest Bölge sorunlarının ele alınacağı Çalıştay'da, Serbest Bölge paydaşlarının beklenti ve talepleri dinlenerek Serbest Bölgeler Kanunu’nda yapılmasına ihtiyaç duyulan düzenlemeler konusunda özel sektör temsilcilerinin görüşleri alınacak.
Karahayıt Colossae Termal Otel'de düzenlenen Serbest Bölgeler Çalıştayı’na Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Valimiz Şükrü Kocatepe, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli Milletvekilleri Mehmet Yüksel, Bilal Uçar ve Nurcan Dalbudak, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Vali Yardımcısı Alaattin Aktaş, İl Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cengiz Yıldız, Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yrd.V. Tarık Sönmez, SBYYH Genel Müdürü Uğur Öztürk, İhracat Genel Müdür Yardımcısı Şaban Kaan Özdemir, İthalat Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Erkan Çetinkayış, TİM Başkan Yardımcısı ve DENİB Başkanı Süleyman Kocasert, TOBB Türkiye Sektör Meclisleri Müdürü Ahmet Altıntuğlu, Ekonomi Bakanlığı Temsilcileri, Serbest Bölge Müdürleri, Serbest Bölge İşletici Şirket Temsilcileri ile Serbest Bölge Kullanıcı Dernek Temsilcileri katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan Çalıştay’ın açılış konuşmasını yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Serbest Bölgelerin dünya yatırım piyasalarındaki önemine değindi ve hükümetin yatırım teşvikleri konusunda attığı adımlar hakkında bilgi vererek serbest bölge paydaşlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri bu Çalıştay için Ekonomi Bakanlığı olarak uzun zamandır hazırlık yaptıklarını ifade etti. Bakan Nihat Zeybekci; "Ekonomi Bakanlığı olarak böyle bir Çalıştay yapmayı uzun zamandan beri planlıyorduk. Her ne kadar biz Genel Müdürlük çalışanı arkadaşlarımızla Serbest Bölgeler ile ilgili birçok toplantı ve yeni bir Serbest Bölgeler Kanunu üzerinde birlikte çalışsak da bu Çalıştay ihtiyacını hissettik. Alanda çalışan arkadaşlarımızın, işletici arkadaşlarımızın talepleri, istekleri, önerileri, öngörüleri ve gelecek ile ilgili projelerinin neler olduğu konusunda merkezdeki arkadaşlarımız sizlerle istişare etmiştir, konuşmuştur ama tam anlamıyla buradaki eksikliği her daim hissettik. Geçmiş yıllarda serbest bölgeler ile ilgili çalışmalar dünyanın birçok ülkesi ile eşzamanlı olarak, aynı donanım, imtiyaz ve avantajlarla başlatılmıştı. Ama Avrupa Birliği üyelik müzakereleri heyecanıyla Serbest Bölgeler konusunda maalesef geri adım atar, biraz vazgeçer gibi olduk. Hâlbuki Portekiz, Avrupa Birliği'ne katılırken Serbest Bölgeler ile ilgili faslı 30 yıllık bir imtiyazla dokunulmaz hale getirerek girişini erteledi ve şu anda Portekiz’deki serbest bölgeler faaliyetini hala çok başarılı bir şekilde sürdürüyor ve önümüzdeki yıllarda bunu sürdürmeye devam edecek. Eminim dünyadaki serbest bölgeler ile ilgili gelişmelerden sonra Portekiz ve başka Avrupa Birliği üyesi ülkeler belki serbest bölgelerle ilgili yeni bir açılım yapacaklar. Dünya her gün başka bir boyuta, gelişmelere geçiyor. Serbest Bölgelerin mantığına baktığınızda, ayrı bir gümrükle, ayrı bir kanunla, ayrı bir yönetimle izole edilmiş veya özel hak ve imtiyazlar verilmiş bölgeler olarak karşımıza çıkıyor. Yani özel ekonomi bölgeleri yani gümrük dışı bölgeler diyelim. Bizdeki serbest bölgeler bu işi bilen uzman arkadaşlarımız tarafından birinci nesil serbest bölgeler diye tanımlarken dünyada beşinci nesil, altıncı nesil serbest bölgeler konuşulmaya başlandı" dedi.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri Etiyopya ziyaretinde bir Türk işadamı tarafından kurulan ve 8 bin 500 çalışanı olan şirketi ziyaret ettiklerini anlatan ve şirket sahibinin "Benim şirketimin kapısından içeri girildiğinde burası serbest bölgedir, burada her şey ayrı bir dünyadır" dediğini kaydeden Zeybekci, "Organize sanayi bölgesinde serbest bölge imtiyazı verirken, serbest bölgede bu imtiyazı vermedik." diye konuştu.
Yurt dışına yatırım yapacak kuruluşlara ve yatırımcılara bu konuda teşvik verdiklerini hatırlatan Zeybekci, Türkiye'nin hammadde, enerji ve ara malı ihtiyacının sürdürebilir olarak karşılanması için yatırımcıların yurt dışında yatırım yapmasını istediklerini, bu yatırımların artmasıyla diğer ülkelerden imtiyazlar alarak serbest bölgeler kurulmasını istediklerini dile getirdi. Hammadde, enerji, ticaret, hizmet, turizm ve bütün bu alanların geçiş noktasında, dünyanın orta yerinde olan Türkiye'nin kendi serbest modelini üretmek zorunda ve Türkiye'nin var olan modeller arasından en iyisine sahip olması gerektiğini belirten Bakan Zeybekci sözlerini şöyle sürdürdü; "Serbest bölgeler ile ilgili ülke olarak bir karar vermek zorundayız. Biz bu kararı aslında verdik ve serbest bölgelere devam edeceğiz. Ülkemizde serbest bölgeleri genişleteceğiz. Dünyadaki en başarılı örneklerinin de önüne geçen bir serbest bölge anlayışı içinde olacağız. Serbest bölgeler hiçbir şeyin alternatifi değildir. Serbest bölgeler bu ülkedeki bir yerin alternatifi değil, Singapur’daki bir adanın alternatifi olsun. Artık Yunan adalarında bile serbest bölgelerle ilgili çok farklı çalışmalar yapılıyor. Öyle bir serbest bölge mantığı içinde olmalıyız ki ’Türk Serbest Bölgeleri’ diye yeni bir model olsun. Dünyanın orta yerinde olan, ham madde, hizmet, turizmin geçiş noktasında bulunan Türkiye, kendi serbest bölge modelini üretmek zorundadır. Bunu üreteceğiz. Hükümet olarak kararlıyız. İlk yapmamız gereken Serbest Bölgeler Kanunu’nda, bütün ihtiyaçlarımızı karşılayan, mahrumiyetleri ortadan kaldıran, problemleri çözen bir düzenlemedir. Serbest Bölge Kanunu’nda bir yere kadar gelindi"
Hükümet olarak 2023 hedeflerine ulaşmak için büyük çaba gösterdiklerini belirten Bakan Nihat Zeybekci; "2023 hedeflerine normal modla ulaşamayız. Başbakanımızın önderliğinde ’Yeni Türkiye, Güçlü Türkiye’ ile artık yeni modeller, yeni yollar bulmamız lazım. 1,66 Dolar kilogram fiyatı ile yaptığımız ihracatla 500 milyar Dolar hedefine asla ulaşamayız. Türkiye’nin bütün madenlerini, mermerlerini satsak da ulaşamayız. Ne yapıp edip bunu 4 Dolara çıkarmamız gerekir. 160 milyar Dolarlık ihracat yapıyoruz. Bunun içinde yüksek teknolojinin payı yüzde 4. Bunu yüzde 20 seviyesine çıkarmamız gerekir. Gazi Mustafa Kemal’in muasır medeniyet yürüyüşüne ulaşmak için yüzde 20 seviyesine çıkmamız gerekir. Onun için dünyadan teknoloji transferine ihtiyacımız var. İleri teknoloji ile ilgili çok hızlı iletişimin olduğu bir alana ihtiyacımız var. Bu alan da serbest bölgelerdir. Yabancı yatırımcıya ilk olarak gel denilecek alan serbest bölgelerdir” dedi.
Ülkeler arasındaki ilişkilerin sağlıklı ekonomik temeller üzerine oturmasının şart olduğuna da dikkati çeken Bakan Zeybekci, ekonomik ilişki yoksa iki ülkenin ne müttefik ne stratejik ortak nede dost olamayacağını, siyasi işbirliklerinin ortaya konamayacağını dile getirdi. Türkiye'nin AB sürecinden asla ayrılmaması ancak Avrasya'yı da unutmaması gerektiğini belirten Zeybekci şöyle konuştu: “Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefinden şaşmadan Avrasya Gümrük Birliği'nde de yer alması gerektiğini belirten Zeybekci, "Türkiye, Avrasya Gümrük Birliği'ni göz ardı ederse çok büyük hata yapmış olur. Avrasya Gümrük Birliği Türkiye için vazgeçilmezdir, biz orada olmak zorundayız" dedi.
Bu hedefleri gerçekleştirmek için ise büyük bir avantajımızın olduğunu, bu avantajın ise ecdadımızdan bugüne gelen itibarımız olduğunu belirten Bakan Zeybekci dış yatırım anlayışındaki farklılığımızı Cibuti örneğini vererek anlattı. Bakan Nihat Zeybekci, Cibuti’de kendisinin görüşmeleri sırasında Cibuti'deki yöneticilere ülkelerinde askeri üs değil ticari üs kurmak, ekmek ve refah üretmek istediklerini aktardığını belirterek “Biz 3 bin yıllık yazılı tarih boyunca bir global oyuncu olduk. Biz dünyanın neresine gidersek gidelim, bizim sırtımızda başka ülkelerin olduğu gibi bagaj yok, sırtımızda yük yok. Ecdadının bize bıraktığı zerre kadar yüz karası bir şey yok. Ecdadın bize bıraktığı sadece ve sadece itibardır. Öyleyse ecdadın evlatlarına düşen dünyanın gereği olan işleri o coğrafyada yapmakla ilgili, ecdattan selam getirdim dediğiniz zaman bütün kapılar açılıyor. İnşallah bunu da yapıyoruz, selam götürüyoruz her yere"
Serbest Bölgeler Çalıştayı açılış konuşmasının ardından katılımcıların konuşmaları ile devam etti. Ülke ekonomisi açısından önemli bir yer tutan Serbest Bölgeleri’mizin dünyadaki en başarılı örneklerinin de ilerisine geçmesi için Ekonomi Bakanlığı tarafından atılacak adımlara rehberlik etmesi amacıyla Ekonomi Bakanlığı Temsilcileri, Serbest Bölge Müdürleri, Serbest Bölge İşletici Şirket Temsilcileri ve Serbest Bölge Kullanıcı Dernek Temsilcilerinin katıldığı ve bir gün sürecek olan Çalıştay, katılımcıların öneri ve görüşlerinin alınmasının ardından rapor haline getirilerek Ekonomi Bakanlığı’na sunulacak.
Kaynak Denizli Valiliği Web Sayfası 13/12/2014
Kırım'da
"serbest bölge" oluşturulacak
Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan ederek Rusya'ya bağlanan Kırım'da serbest bölge oluşturulmasını öngören yasayı imzaladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Kırım federal bölgesinin geliştirilmesi ve Kırım Cumhuriyeti, federal öneme sahip Sivastopol’de serbest ticaret bölgesinin kurulmasına ilişkin” yasayı imzaladı.
Ayrıca Vladimir Putin, Kırım’da serbest ticaret bölgesinin kurulmasına ilişkin yasanın kabul edilmesi nedeniyle bazı yasalara gereken değişikliklerin getirilmesine ilişkin yasayı da imzaladı. Her iki yasa Rusya Duması tarafından 21 Kasım, Federasyon Konseyi tarafından 26 Kasım tarihinde onaylanırken Rusya Devlet Başkanı yasaları 29 Kasım tarihinde imzaladı. Söz konusu yasalar 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.
“Kırım federal bölgesinin geliştirilmesi ve Kırım Cumhuriyeti, federal öneme sahip Sivastopol’de serbest ticaret bölgesinin kurulmasına ilişkin” yasaya göre Rusya tarafından ilhak edilen Kırım’da serbest ticaret bölgesi 25 yıl süreyle kuruluyor, ancak gelecekte bu süre uzatılabilecek.
Yasaya göre şirket veya girişimci, turizm, tarım, işleme sanayi, ekonominin yüksek teknolojik, lojistik ve ulaştırma, gemi üretimi alanında faaliyet gösteriyorsa serbest ticaret bölgesinin katılımcıları listesine dahil edilebilir.
Serbest ticaret bölgesinde katılımcıları yanı sıra serbest bölge katılımcısı olmayan kişilerde faaliyet gösterebilir. Ancak serbest ticaret bölgesinde katılımcıları, toprak altı, keşif, madencilik faaliyetlerini yapamayacak. Ayrıca Rusya Federasyonu hükümeti bu listeye diğer faaliyetleri de ekleyebilir.
Serbest ticaret bölgesinin katılımcısı olmak isteyen şirket, belli proje için yatırım programını sunmalı. Büyük şirketler söz konusu yatırım projesine en az 30 milyon ruble (yaklaşık 900 bin dolar), küçük ve orta ölçekli işletmeler ise en az 3 milyon ruble yatırım yapmalı.
Daha önce Ukrayna Parlamentosu milletvekilleri, ikinci okumada ‘Kırım serbest ticaret bölgesinde vergi ve gümrük kontrolü ve Ukrayna’nın geçici olarak işgal edilen topraklarında ekonomik faaliyetlerin yürütülmesi’ yasa tasarısını kabul etmişti.
Ukrayna’nın ilhak edilen kısmında serbest ticaret bölgesinin kurulduğuna dair yasa 27 Eylül tarihinde yürürlüğe girdi.İlgili yasa, Ukrayna’nın vergi ve gümrük mevzuatının özel uygulama düzeni dahil olmak üzere Kırım’da özel ve tüzel kişilerin ekonomik faaliyetleri yürütmek için özel hukuki rejimin geçerli olduğunu öngörüyor.
Kaynak Deniz Haber Ajansı 30/11/2014
Serbest
bölge ihracatlarının Türk Eximbank kredilerinden yararlandırılması
Serbest bölgelerde üretilerek başka bir ülkeye yapılan satışların taahhüt gerçekleştirme süresi ile ilgili sınırlama kaldırıldı.
Serbest Bölgelerde üretilerek başka bir ülkeye yapılan satışların taahhüt gerçekleştirme süreleri ile ilgili sınırlama kaldırıldı.
Ekonomi Bakanlığının "Serbest Bölgelerden Başka Bir Ülkeye Yapılan Satışların Türkiye İhracat Kredi Bankası AŞ'nin Kredi, Sigorta ve Garanti Hizmetlerinden Yararlandırılması Hakkında Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Buna göre, başka ülkeye yapılan satışlar karşılığında serbest bölgelerde faaliyette bulunan kullanıcılardan üretim ruhsatı sahibi firmaların üretim, yatırım veya satış ve sevkıyat öncesine, alım-satım ruhsatı sahibi firmaların satış ve sevkıyat öncesine yönelik finansman ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin vade dahil kredi koşulları ile satışların taahhüt gerçekleştirme süresi ve ek süreler Türk Eximbank tarafından belirlenecek.
Serbest bölgeden başka bir ülkeye taahhüt edilen satış gerçekleştirilmeden kredi riskinin kapatılması, taahhüdü ortadan kaldırmayacak. Kredinin vadeden önce veya erken ödenmesi halinde, taahhüt süresi içinde yapılan satış kredi taahhüdüne sayılacak.
Serbest bölgelerden başka bir ülkeye yapılan satışlara ilişkin taahhütler, Türk Eximbankın belirleyeceği usuller çerçevesinde, krediyi alan kullanıcı tarafından gerçekleştirilen kesin satışı tevsik eden ve ilgili banka tarafından talep edilen bilgi ve belgelere istinaden kapatılacak.
İlgili banka tarafından, kullandırılacak kredilere ilişkin taahhüt hesaplanırken (Türk Lirası ihracat kredileri hariç), anapara ile faiz, komisyon ve diğer masraflar da hesaplamaya dahil edilecek.
Deprem, sel, don, fırtına, kasırga ve benzeri tabii afetler ve yangın, yükümlü kullanıcının faaliyetinin kamu otoritelerince durdurulması, grev ve lokavt, Türkiye veya ithalatçı ülkede devletçe konulan yasaklar ile harp ve abluka hali, yükümlü kullanıcının iflası ya da konkordato ilan etmiş olması, şahıs firması kullanıcılarda firma sahibinin ölümü gibi durumlarda Türk Eximbank, kredi taahhüt süresinin (ek süre dahil) bitim tarihinden itibaren ilgili maddede belirlenen sürelere ilave olarak ek süre verebilecek.
Kullanıcıların mücbir sebep ve fevkalade hallerden yararlanabilmeleri için en geç kredi taahhüt süresinin sonunu takip eden 1 ay içerisinde ilgili bankaya başvurmaları gerekecek.
Bu arada yeni tebliğ ile 11 Nisan 2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Serbest Bölgelerden Başka Bir Ülkeye Yapılan Satışların Türkiye İhracat Kredi Bankası AŞ'nin Kredi, Sigorta ve Garanti Hizmetlerinden Yararlandırılması Hakkında Tebliğ (İhracat:2009/5) yürürlükten kaldırılırken, bugünden önce kullanılan krediler yürürlükten kaldırılan tebliğ hükümlerine tabi olacak. Buna karşın henüz satış taahhüdü kapatılmamış olan kredilere yeni tebliğin lehe olan hükümleri uygulanabilecek.
27/11/2014
Kaynak Dünya Gazetesi 19/11/2014
Kaynak Denizli Gazetesi 28/10/2014
Kaynak Dünya Gazetesi 01/10/2014
Kaynak Dokuz Sütun 09/09/2014
Kaynak Kayseri Deniz Postası 08/09/2014
Kaynak Yeni Gün 06/09/2014
Kaynak Dünya Gazetesi 27/08/2014
Kaynak Dünya Gazetesi 1/8/2014
Kocaeli Serbest Bölgesi'nin yılın ilk 5 ayındaki ticaret hacmi, 340 milyon 509 bin dolara ulaştı
KOSBAŞ verilerinden derlenen bilgiye göre, bölgenin geçen yılın ocak-mayıs döneminde 268 milyon 345 bin dolar olan ticaret hacmi, bu yılın aynı döneminde yüzde 27 artarak 340 milyon 509 bin dolara ulaştı.
Bu dönemde, Türkiye'den bölgeye 66 milyon 34 bin dolar, bölgeden Türkiye'ye 89 milyon 90 bin dolar, yurtdışından bölgeye 42 milyon 48 bin dolar, bölgeden yurtdışına 143 milyon 335 bin dolar ticaret yapıldı.
İlk sırayı taşıt araçları ve yan sanayi aldı
Bölgedeki ticaret hacminin sektörlere göre dağılımına bakıldığında, ilk sırayı 211 milyon 886 bin dolarla toplam hacmin yüzde 62'sini oluşturan taşıt araçları ve yan sanayi aldı.
Söz konusu sektörün toplam ticaretinin yüzde 54'lük kısmı, bölgeden yurtdışına yapılırken, yüzde 33,3'ü bölgeden Türkiye'ye, yüzde 12,6'sı Türkiye'den bölgeye gerçekleştirildi.
Bu sektörü, 74 milyon 234 bin dolarla makine sanayi mamulleri, 29 milyon 131 bin dolarla demir-çelik sanayi mamulleri, 12 milyon 132 bin dolarla elektromik makine, cihaz ve eşyaları izledi.
KOSBAŞ'tan en fazla ticaret yapılan ülkeler ise sırasıyla 74 milyon 236 bin dolarla Fransa, 27 milyon 249 bin dolarla Uruguay, 21 milyon 285 bin dolarla Almanya, 17 milyon 595 bin dolarla Panama, 14 milyon 723 bin dolarla Çin oldu.
Kaynak: Anadolu Ajansı
06/06/2014
Serbest Bölgesi'nde Kale Grubu ve ABD'li Pratt & Whitney
grubu ortaklığıyla kurulan F35 uçak motoru parçaları fabrikasının açılışı

İzmir'de faaliyet gösterecek fabrikanın açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de katıldı (2) Ekonomi Bakanı Zeybekci: "Dünyanın birçok bölgesinde ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı koşullarda Türkiye, yabancı yatırımlara güvenilir ortam sunmaktadır".
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Dünyanın birçok bölgesinde ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı koşullarda Türkiye, yabancı yatırımlara güvenilir ortam sunmaktadır" dedi.
Zeybekci, Ege Serbest Bölgesi'nde Kale Grubu ve ABD'li Pratt & Whitney grubu ortaklığıyla kurulan F35 uçak motoru parçaları fabrikasının açılışı nedeniyle düzenlenen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katıldığı törende, savunma sanayinde teknoloji odaklı yatırımlarıyla öne çıkan Kale Grubu ile dünya havacılık sanayi devi Pratt & Whitney ortaklığıyla kurulan fabrikanın açılışında bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Türkiye'nin son yıllarda dünyada yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen 142 milyar dolarlık ihracat ve 10 bin 783 dolarlık kişi başı GSMH ile bölgesinin en önemli aktörlerinden birisi haline geldiğini anlatan Zeybekci, Türk ürünlerinin girmediği bir ülkenin kalmadığını, Mayıs ayı itibarıyla 2014 ihracatının da 67,1 milyar dolara ulaşarak 2023 hedefleri yolunda emin adımlarla ilerlendiğini gösterdiğini ifade etti.
Türkiye'nin son 10 yılda yüzde 5,1 büyüme performansını yakalayarak Çin'den sonra ikinci sıraya yerleştiğini, küresel krizin yaşandığı bir dönemde önemli bir başarıya imza attığını kaydeden Zeybekci, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında da 2013 yılında 12,9 milyar dolarlık rakama ulaşıldığını vurguladı.
Türkiye'deki serbest bölgelerin uluslararası yatırımcıların çekilmesinde önemli rolünün bulunduğunu, 19 serbest bölgeden geçen yıl 7,7 milyar dolarlık satış yapıldığını, 57 bin kişiye istihdam sağlandığını dile getiren Zeybekci, "Serbest bölgeler 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin de vazgeçilmez birer parçası olacaktır" dedi.
Bu bölgeler içinde 274 firmanın faaliyet gösterdiği ve 17 bin 265 kişinin istihdam edildiği Ege Serbest Bölgesi'nin yabancı sermayenin çekilmesi anlamında başırılı olduğuna işaret eden Zeybekci, şöyle konuştu:
"F35 savaş uçakları programı bünyesinde bulunan ülkelerin sahip olacağı en yeni ve yüksek teknolojideki savaş uçaklarıdır. Ege Serbest Bölgesi'nde yeni nesil F35 uçakları için üretim yapacak Kale Pratt & Whitney şirketinin ülkemizdeki teknoloji transferinin yanı sıra askeri ve sivil havacılık sektörüne yönelik yerli üretim yeteneklerinin edinilmesi fırsatını sağlaması da oldukça önemlidir. Yatırım ülkemizde sadece teknoloji, imalat, know-how açısından değil cari açığı azaltmaya yönelik etkisiyle ekonomimize önemli katkılarda bulunacaktır. Kale Pratt Whitney firmasının ihracat hedefimize sağlayacağı katkıdan ötürü teşekkür ediyorum. Dünyanın birçok bölgesinde ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı koşullarda Türkiye yabancı yatırımlara güvenilir bir yatırım ortamı sunmaktadır. Türkiye'nin sunduğu bu fırsatı değerlendiren yatırımcılarımıza teşekkür ediyoruz".
Yıldırım'ın konuşması
AK Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım ise konuşmasında tesisin temelini Cumhurbaşkanı Gül ile attıklarını, bugün yine birlikte açılışını yapıyor olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
"Türk havacılığı son 12 yılda büyük bir destan yazdı" diye konuşan Yıldırım, her yıl ortalama yüzde 15 büyüme gerçekleştiren sektörün ülkeyi küresel anlamda bir havacılık ülkesi haline getirdiğine dikkat çekti.
Bugün yapılan yatırımı da bunun bir yasıması olarak gördüğünü dile getiren Yıldırım, yarın İstanbul'da dünyanın en büyük havalimanlarından birinin temelini atacaklarını, bu yatırımla Türkiye'nin Afrika, Avrupa, Uzakdoğu ve kuzey ülkelerinin buluşma noktası haline geleceğini söyledi.
Yıldırım, Türkiye ekonomisinin yatırımcıya sunduğu güven ve istikrarla hızla büyüdüğünü de belirterek, ABD'li Pratt Whitney ve Kale Grubu'nun uzun vadeli stratejik ortaklığının da bu ortamın bir sonucu olduğunu sözlerine ekledi.
Yatırım Hakkında Bilgiler
Yüzde 51 Kale Grubu, yüzde 49 Pratt & Whitney ortakılığıyla kurulan Kale Pratt&Whitney Uçak Motor Sanayi A.Ş. fabrikasının temeli 2011 yılı Mayıs ayında, yine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atılmıştı. İzmir'de Ege Serbest Bölgesi'nde (ESBAŞ) bulunan fabrikanın ilk etap yatırım bütçesi 75 milyon Amerikan Doları. 13 bin 600 metrekare kapalı, 101 bin metrekare açık alana sahip fabrikanın istihdam hedefi, ilk beş yılın sonunda 700 kişi. F 35, tüm zamanların en yüksek bütçeli savunma sanayi projesi olarak kabul ediliyor ve bugüne kadar geliştirilen tek 5'inci nesil uçak projesi olarak gösteriliyor. İzmir'deki fabrikada F 35'lerin F 135 olarak adlandırılan gelişmiş motorunun kritik parçaları üretilecek.
06/06/2014
BAE'den
Türk yatırımcılara cazip teklif
Birleşik Arap Emirlikleri, Türk yatırımcıları Serbest Bölge'ye yatırıma davet etti. Hamriyah Serbest Bölgesi Ticari İlişkiler Direktörü Saud Salim Al Mazrouei BAE'de ticari faaliyetlere başlamak için gerekenleri açıkladı.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Sharjah Emirliği'nde bulunan Hamriyah Serbest Bölgesi Ticari İlişkiler Direktörü Saud Salim Al Mazrouei, Türk yatırımcıları Serbest Bölge'ye yatırıma davet ederek, ''BAE'de ticari faaliyetlere başlamak için ayda 570 dolar yatırım yapmak yeterli. Bu yatırımla birlikte firmanıza tahsis edilecek avantajlar ise 10 metrekare ofis, firmanızdan 4 kişiye oturma ve çalışma müsaadesi, telefon hattı ve posta kutusudur'' dedi.
Hamriyah Serbest Bölgesi Temsilcileri'nin Sheraton Ankara Otel'de düzenledikleri seminerde konuşan Mazrouei, Hamriyah Serbest Bölgesi'nin BAE'nin en hızlı büyüyen ve en ekonomik serbest bölgesi olduğunu söyledi.
Hamriyah Serbest Bölgesi'nin Dubai'ye yaklaşık 15 dakika mesafede bulunduğuna dikkati çeken Mazrouei, BAE'nin Orta Doğu, Asya ve Afrika'nın temel ihracat noktası olduğunu belirtti. Mazrouei, serbest bölgede 130'dan fazla ülkeden 5 bin yatırımcıya ve 80 bin firma temsilcisine hizmet verdiklerini de vurgulayarak, bölgede çalışan kişi sayısının 35 bine ulaştığını dile getirdi.
Bölgede 2 saatten az bir sürede şirket kurulabildiğine de dikkati çeken Mazrouei, bölgenin en önemli özellikleri arasında yüzde 100 vergi muafiyeti, yüzde 100 şirket sahipliği, yüzde 100 sermaye ve karın transferi ile ticari harçların tamamından muafiyeti gösterdi.
Bugün, 149 ülkeden 5 bin 500'den fazla firmanın faaliyetlerini sürdürdüğü serbest bölgede yatırım tutarının 2 milyar dolara ulaştığı bilgisini veren Mazrouei, bölgenin 22 milyon metrekare alanda dış ticaretten, endüstri sektörüne ve servis lisanslarına kadar farklı alanlarda hizmet verdiğini ifade etti.
Mazrouei, BAE'nin dünyanın en önde gelen ticaret ve finans merkezlerinden biri olduğunu kaydederek, ''BAE'de ticari faaliyetlere başlamak için ayda 570 dolar yatırım yapmak yeterli. Bu yatırımla birlikte firmanıza tahsis edilecek avantajlar ise 10 metrekare ofis, firmanızdan 4 kişiye oturma ve çalışma müsaadesi, telefon hattı ve posta kutusudur'' diye konuştu.
Bölgede 7 şehir bulunuyor
Mazrouei, Hamriyah Serbest Bölgesi'nde denizcilik, orman ürünleri, petro gaz, çelik, inşaat, petro kimya ve kozmetik olmak üzere 7 şehrin bulunduğunu dile getirdi.
Serbest Bölge'deki limanlar hakkında da bilgi veren Mazrouei, limanın 125 bin ton kapasiteye kadar büyük gemilere hizmet verdiğini ve çok fonksiyonlu olduğunu söyledi.
Kaynak: Anadolu Ajansı
14/02/2013




















BİR ACİL kredi gerekiyor mu?
YanıtlaSilBİZ 7 iş günü içinde SİZE VERİLEN EDİLEBİLİR BİR ŞİRKET VE BİREYSEL, BİR KREDİ TEKLİF VE% 3 BİR DÜŞÜK ORANDA İLE SONRA DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN ŞİMDİ BİZE ULAŞIN:
acgbusinesscompany@gmail.com
NOT: SADECE CİDDİ KİŞİLER İHTİYACIMIZ VAR